Mola için bir tesiste durduk ve Azatla arabadan indik.İner inmez tenime değen soğuk hava beni şoke etmişti.Kollarımı vücuduma sardım. "Burası Mersin gibi değil."dedi Azat.Kesinlikle öyleydi.Azat para çekmek için ATM'ye gitti.Bende bir köşede durup etrafa bakıyordum.Neden herkesin Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgemize karşı bir önyargı beslediğini gerçekten anlamıyorum.Buralar çok güzel yerlerdi.Bazı yerleri modernleşmemiş olsada insanın içini ısıtıyordu.Tarihimizin,kültürümüzün bir yerlerde yaşadığını görmek şahsen beni mutlu ediyordu.Taş binalar,antikacılar,eski arabalar her yerdeydi ve oldukça otantik görünüyordu.Ayağımda hissettiğim kıpırdanmayla irkildim.Ayağıma başını sürten küçük yavru bir kedi vardı.O kadar zayıftı ki açlıktan ölecek gibi duruyordu.Ayrıca çok üşümüştü.Onu şevkatle elime aldım. "Sen üşüdün mü kedicik?"baygın gözleriyle bana bakıp miyavlıyordu.Azat yanıma geldiğinde kediyi ona doğru tutup gösterdim. "Çok üşümüş ve çok aç Azat"dedim acıyarak.Elimden alıp şevkatle sevdi.Sonra bana verdi. "Ben bir süt alıp geleyim."dedi ve markete doğru gitti.Hmmm oldukça hayırsever... "Allah'ım bütün güzellikleri bu kulunda mı topladın.Herkeste alıp Azat'a verdin sanırım."Gökyüzüne bakıp kendi kendime mırıldandım. "Tövbe Tövbe şimdi çarpılacağım.Tövbe Allah'ım."
Kediyi göğsümün üstüne koyup tüylerini okşamaya başladım.Yaklaşık 10 dakikadır kedicikle Azat Bey'in teşrif etmesini bekledik.Soğuktan geberecektim.Azat koşarak geldi. "Nerde kaldın?"diye sordum hemen.
"Süt,kase ve atıştırmalık bir şeyler aldım."
"Neden kase aldın ki?"
"Hayatım, kedi sütü kafasına dikemez değil mi?"dedi gözünü kırparak.O an kendimi gerizekalı hissettim.Aptal aptal gülerek. "Soğuk hava kafa yaptı bende."kediyi yere bıraktım.Sütü deli gibi içiyordu.Onun bu kadar acıkması beni üzmüştü.Neden bizden başka kimse bu kediye yardım etmemişti ki? Kediciğin birinden yardım beklediği ortadaydı. "Hadi gidelim.Çok üşüdün zaten."elimi tutup beni arabaya sürükledi.Durup arkama baktım.Sütten kafasını kaldırmadan karnını doyuruyordu.Bakışlarımı kediden alıp Azat'a çevirdim. "Bizimle gelse olmaz mı Azat?"sesim titrek çıkmıştı. "Ona biz bakamayız ki?"kolları arasına beni alıp başıma öpücük kondurdu. "Avluda bakarız.Küçük bir kutu bulsak yeter.Ben Ankara'ya giderken de bırakırız."dedim ve tekrar kediciğime bakarak "Ne olur Azat.Kısa bir süreliğine."resmen yalvarıyordum.Bu yapmayacağım bir şeydi.Ama kedicik için her şeyi yapardım. "Peki.Gelsin bakalım."böyle deyince resmen sıçradım.Azatsa korkarak bana baktı. "Ya sen harikasın süpersin birtanesin."bütün beğeni sözcüklerini sıraladım.O kadar mutluydum ki.Çeneme bir öpücük kondurdu. "Seni mutlu etmek nasıl bu kadar kolay gerçekten anlamıyorum.Sevinince çok tatlı oluyorsun.Böyle seni durmadan öpesim geliyor."beni öptüğü yerden bende onu öptüm. "Beni mutlu eden sensin.Seninleyken bu kadar çabuk mutlu olabiliyorum."dedim. "Gidip kediciği durduğu yerden aldım.Havaya kaldırıp "Sende bizimle geliyorsun kedicik."arabaya doğru yürüdük.Azat arabayı çalıştırdı.Biraz sıcağı açmıştı.Çünkü kedicikte bende çok üşümüştük.Tüylerini okşadıkça hoşuna gidiyordu ve dizimde mayışıyordu.Azat'a bakıp "Adı ne olsun?"diye sordum. "Sen ne istersen o olsun."bende düşünmeye başladım sonra birden ampul yandı ve heyecanla "Puffy olsun."Tüyleri yumuşaktı o yüzden oldukça uygun bir isimdi.Azat yanağımı okşadı. "Harika bir isim."Yanağımdaki elini öptüm. "Ben başkası tarafından bu kadar çok sevilmeye hiç alışkın değilim.Ailemden başka kimse beni bu kadar çok sevmedi.Her istediğimi yapmadı.Ama sen...Beni farklı seviyorsun.Sanki senden bir parçayım."derin nefes aldım ve hala yanağımdaki elini tuttum. "Sende benim için çok özelsin.Hayal bile edemeyeceğim şeyler yaşatıyorsun bana."ona bakıp gülümsedim ve gerçekten ağzımdan çıkan sözler çok samimiydi ve içtendi. "Sevgini göstermek istiyorsan ona hep sevdiğini söyle diyorlar.Seni Seviyorum demek artık çok klişe bence.Ama ben,seni seviyorum Azat.Bütün klişelere rağmen."bu sözlerim onu mutlu etmiş olacak ki güldü.Bende önüme dönüp Puffy'nin tüylerini okşamaya başladım.Gri-siyah ve beyaz karışımı tüyleri vardı.Çok açık sarı gözleriyle oldukça sempatik görünüyordu.
Azat arka koltuktan poşeti bana uzattı. "Yiyecek bir şeyler aldım istersen yiyebilirsin."elindeki poşeti aldım.Poşette yok yoktu.Markette ne kadar abur cubur varsa almıştı sanki.
"Marketi mi soydun?"
"Hı?"anlamamış gibi bana baktı.Onun bu şaşkın haline gülüp "O kadar çok şey almışsın ki insan şüpelenmeden edemiyor?"dedim.Gözlerini yoldan ayırmadan "Senin için market bile soyarım ama soymadım.Parayla aldım."Bir dakika bu çocuk senin için market bile soyarım mı demişti yoksa ben mi öyle anladım.Düşünsenize benim için market soyan Azat.Yüzünde kar maskesi,elinde silah.O halde bile yakışıklı olurdu orası ayrı bir konu.Ben markette kasiyer olarak çalışsam ve Azat marketi soymaya gelse hiç zorluk çıkarmadan paraları verirdim üstelik kendi maaşımı bile verirdim. "Varım yoğum senin olsun.Beni de götür gittiğin yere"felan derdim herhalde.Şikayetçi bile olmazdım.Ben yine hayal dünyamda saçmalamaya başlarken Azat'ın sesiyle hayallerim cam kırıkları gibi yere düştü. "Bu kadar derin ne düşünüyorsun?" Saçma hayallerimi tabi ki Azat'a söylemeyecektim. "Hiç.Ne yesem diye düşünüyordum."dedim salak olduğumu bir kez daha kanıtlayarak.Azat elini poşete daldırdı.Bir süre bir şeyler aradı sonra poşetten bir çikolata çıkardı. "Bence bunu yemelisin tadı çok güzel."çikolatayı bana uzattı.Paketi dikkatlice açtım ve çikolatadan bir ısırık aldım.Tadı dediği gibi çok güzeldi. "Immm.Harikaymış gerçekten."dedim beğendiğimi vurgularken.Isırdığım çikolatayı ona uzattım.
"Yemek ister misin?"çikolataya doğru eğilip hepsini bir ısırıkta yedi.Ağzı doluyken bile tebessüm edebiliyordu.Yaptığı bütün her şey bir insana bbu kadar yakışabilrdi.Ya da ben aşık olduğum için böyle görüyordum.Ne de olsa aşk insanı kör edermiş.Poşeti tekrar arkaya koydum ve kafa koltuğun arkasına yaslayıp yolu izledim.Yol boyunca uyumadım çok şükür.Sessiz bir yolculuk oldu.2 günlük yorgunluktan sonra artık kimsenin konuşacak hali kalmamıştı.
Avlunun girişine arabayı park etti.Bende hala uyuyan puffy'yi göğsümün üstüne yatırıp arabadan indim.Azat'da bagajdan çantaları alıyordu. "Azat puffy'yi ne yapacağız?"diye sordum.Ortalıkta bırakamazdım.Sabah biri dışarı atabilirdi.Eliyle bir yeri işaret etti. "Şurada odunluk var bu gece orada kalsın yarın hallederim."dedi.Bende gösterdiği yere gidip odunluğun içine puffy'yi bıraktım.Ondan hiç ayrılmak istemiyordum ama mecburdum. "Sadece bu gecelik puffy.Yarın burada kalmazsın."odunluğun kapısını kapatıp Azat'ın yanına gittim.Yeni aldığım elbiseyi onun elinden alıp eve doğru yürüdük.Eve girmeden Azat'ın bileğini kavradım.Azat bu hareketimle bana döndü. "Azat...Her şey için çok teşekkür ederim.Unutamayacağım 2 gün yaşattın bana.Her şey kusursuzdu.Beni o kadar özel hissettirdin ki sana bir kez daha aşık oldum.Çok teşekkür ederim."
"Mehir ben sana iyilik yapmadım ki neden bana teşekkür ediyorsun?Sen olmasan bunları yapamazdım.Ben olmasamda sen bu duyguyu yaşayamazdın.Yani bu mutluluğu,aşkı,huzuru birbirimize borçluyuz.Bana teşekkür etme.Sadece...sadece yanımda olduğunu hissettir o bana yeter."yanağıma bir öpücük kondurup geri çekildi. "Tamam mı güzelim?"
"Tamam."
Odalarımız aynı kattaydı.O yüzden ikimizde parmak uçlarımıza basarak odamıza çıktık.Odamın kapısının önüne gelince "İyi geceler Betty."dedi. "İyi geceler Johnny."
Odama girince karşımdaki kişiyle bir anda irkildim.Onugörmeyi hiç beklemiyordum.
Bayramın son gününde yepyeni bölümlerle karşınızdayım.Şimdi...sizden bir şey isteyeceğim.Bu bölüme kadar yani ilk bölümden 47.bölüme kadar olan bütün eleştirilerinizi,beğendiğiniz yönleri,beğenmediklerinizi hatta üslup hakkında düşüncelerinizi bu bölümün altına yorum olarak yazar mısınız? Unutmadan kitap olmaya layık bir hikaye olarak görüyor musunuz onu da yazarsanız sevinirim.Lütfen bütün düşüncelerinizi yazın.Bu yorumlar benim için gerçekten önemli.İlginizden dolayı şimdiden teşekkür ederim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BERDEL
General FictionHerkes sevilmek, herkes âşık olmak ister. Peki, aşkı bulacağına inanır mı herkes? Kahramanlarından çok aşk hikâyelerini sevmez miyiz hep? Hayatta bazı şeyler çok değerlidir. Karşınızdaki insanın sizin içinizi görebilmesi... Kalbinizi dinleyebilme...