Arkamı dönüp odadan çıktım.Kapıya yaslanmış öylece duran Azatla karşılaşmayı hiç beklemiyordum.Onun duyduklarına şaşırmış bir hali yoktu.Ama ben gerçekten büyük bir yıkıma uğramıştım. "Azat neden her şey bu kadar zor?Neden aşka kendini kaptırmışken gerçekleri duymak acıtıyor canını?Neden?"sorduğum soruların cevaplarını bilmiyordum.Bir cevabı olduğunu bile bilmiyordum.Azat beni kollarının arasına alıp yüzünü saçlarıma gömdü. "Çünkü burası Mardin.Gerçekleri yüzüne vura vura canını acıtan,aşkın en koyu tonunu yaşayan şehir.Kan dolu şehir.Mardin."dedi.Kalbim bu sesleri defalarca tekrarladı.Burası Mardindi işte.Burdaki aşk ne İzmir'e ne İstanbul'a ne de Ankara'ya benziyordu.Kollarının arasından sıyrılıp gözlerinin içine baktım. "Bugün biraz yalnız kalabilir miyim?"dedim.İlk defa ondan uzak olmak istiyordum.Kendimle baş başa kalmak, gerçeklerle yüzleşmek istiyordum. "Tamam seni nereye istersen oraya götüreyim.Buradan uzaklaştırayım."ellerimi tutup beni peşinden sürükledi.Ellerimi zorla onun ellerinden çektim. "Senden bunu istemeyi asla istemezdim ama senin bile olmayacağın bir yerde yalnız kalmak istiyorum.Lütfen Azat sadece birkaç saat.Lütfen anla beni."Bana öyle bir baktı ki ne hissedeceğimi bilemedim.Bu bakış daha çok...Immm...nasıl desem sanki bulunduğu ortamdan utanç duyan birinin bakışlarıydı. "Peki sen nasıl istersen.Ben buralarda olacağım."dedi ve gitti.Ben de arkasından öylece baktım.Nereye gideceğimi bile bilmiyordum.Nerde gerçeklerle yüzleşebilirdim?Odam?Olmazdı.Şimdi sürekli annem gelip duracak,laf sokacaktı.En iyisi odunluktu.Puffy'le dertleşebilirdim.Koşarak odunluğa girdim.Bir köşeye odunlar yığılmıştı.Yere oturup sırtımı o odunlara dayadım.Burası çok karanlıktı.Tam da ihtiyacım olduğu karanlık.Puffy kokumu almış olmalı ki hemen kucağıma geldi. "Puffy;hayat zor,nefes alabilmek zor,gerçeklerle yüzleşmek daha zor,aşık olmak ondan daha daha zor.Kısacası yeryüzünde varolmak zor.Bu kadar zorluğa karşın Mardin'de olmak işleri uçuruma sürüklüyor."Puffy sanki dediklerimi onaylıyormuş gibi miyavlıyordu.Bense durmadan konuşuyordum.Gözlerimi kapatıp başımı odunların üstüne yasladım. "Sanki Mardin'de yasaklı bahçeye girmiş gibi hissediyorum kendimi.Bu bahçede en güzel şey Azattı.Ama o, bahçenin çıkış kapısında duruyor.Ona ulaşmak istiyorum fakat önüme bir sürü engel dizilmiş gidemiyorum.Bana yardım etmek istiyor o da edemiyor.Neden böyle?Neden hayat hep böyle acımasız?" aptal gibi sorup duruyordum yine.Hep sorguluyordum.Hep 'Neden'le başlayan cümlelerim vardı benim.Bu yaşıma kadar kimse cevaplamamıştı.Ya da kimseye cevaplama hakkı vermemiştim.Ama bugün Azat cevapladı sorumu. Neden her şey bu kadar zor?Neden aşka kendini kaptırmışken gerçekleri duymak acıtıyor canımıı?Neden? diye sorduğumda Çünkü burası Mardin.Gerçekleri yüzüne vura vura canını acıtan,aşkın en koyu tonunu yaşayan şehir.Kan dolu şehir.Mardin.demişti.Doğru burası Mardin'di.Ama burası benim kalbimi kaptırdığım,bir daha asla dışarı çıkamayacağım şehirdi.Daha aşkın ne olduğunu bilmezken en koyu tonunu yaşamak pek de adil değildi.Ama burda adalet hüküm sürmezdi.Burda töre vardı.Sevgi yoktu aşk vardı.Beyaz yoktu siyah vardı.Burda kan vardı.Kapalı gözlerimi araladığımda bir şey değişmedi.Zaten burası da karanlıktı.Kafamı yasladığım yerden kaldırıp Puffy'nin tüylerini okşadım. "Tamam anladım her şey zor.Ama bari gerçekleri yüzüme vurma be zalim hayat.Bazı şeyleri içinde sakla.Gösterme her şeyi bana.Bak işte o zaman her şey daha güzel olacak."diye mırıldandım.Oturduğum yerden kalkıp odunluktan çıktım.Eve doğru ilerlerken öfke dolu gözlerle beni arayan annemle karşılaştım.Koşarak yanıma gelip kolumdan tutup beni kenara çekti.Gözlerimi sıkıca yumdum.Annemin bir an önce konuşmasını bitirip Azat'ın yanına gitmek istiyordum. "Yeter artık Mehir.Bu kadarına göz yumamam."diyerek söze başladı.Her şeyin acısını hep ben çekiyordum resmen. "Ne yapabilirim anne.Hem ben konuştum.Okulumu bitirince evleneceğiz."dedim sakince.Bu konuşmada birinin mutlaka sakin olması gerekiyordu.O da annem olmayacağına göre bendim. "Ne demek okul bitince evleneceğiz!Okul biter bitmez evlenilir mi? Daha hazırlıklar var,organizasyon var,İzmirden ev bulaca-"
"Yeter anne gerçekten yeter.Ben bıktım artık ne yapamam gerektiğini başkalarından duymaktan.24 yaşındayım ve hayatım hakkında kararları kendim alabilirim.Bırakın da ne zaman evlenmem gerektiğine kendim karar vereyim."Daha fazla dayanamıyordum.Başkalarının yorum yapmasından nefret ediyordum.Zaten berbat bir güne uyandım.Rüyam ve Şemmas Ağa yetmezmiş gibi bir de annem eklenince iyice kötü oldum.Annemi şaşkın bir şekilde öylece bırakıp ev girdim.Azat buralarda olacağını söylemişti.Ama ortalıkta görünmüyordu.Pantolonumun arka cebindeki telefonumu çıkarıp Azat'ı aradım.İlk çalışta açtı.Telefon elinde mi bekliyordu yoksa?
"Azat nerdesin?"
"Odamdayım sevgilim.Bir sorun mu var?"sorusunu cevaplama zahmetinde bulunmadan telefonu kapatıp odasına çıktım. "Gelebilir miyim?"kapının arasından kafamı uzatıp Azat'a baktım. "Tabii ki gel."dedi.Kapıyı arkamdan kapatıp yatağa doğru ilerledim.Oturduğu yerden doğruldu,bağdaş kurup oturdu.Bende onun karşına aynı onun gibi oturdum. "Bence sana yalnız kalmak iyi gelmemiş.Bir daha benden uzaklaşma tamam mı Betty'ciğim."dedi.Ben Betty Boop kadar güçlü biri değildim.Ben bu karaktere hiç uygun değilim.Ama Azat'ın bana karşı sevgisini gördükçe daha çok güçleşiyordum sanki.Onun varlığını hissetmek,kokusunu içime çekmek...Her şeyiyle mükemmeldi.Sanki ritmini hiç kaybetmeyen bir melodiydi.Hem insanın ruhunu okşuyor,hem de seni yeniden hayata bağlıyordu. "Bence de sensiz olmak bana hiç iyi gelmiyormuş onu anladım."diyerek elini tuttum.Azatla içimden geçen her şeyi paylaşmak istiyordum.Zaten çok kısa bir süre sonra yollarımızı birleştirecektik.Benim bütün kaygılarımı bilmesi gerekiyordu.
"Azat sana söylemek istediğim bir şeyler var."
"Söyle canımın içi.Ne istiyorsan onu söyle.Yeter ki sen söyle."dedi.Gülecek hiç ama hiç havamda değildim.Yine de beni güldürmeyi başarıyordu şapşik.Kendimi hemen toparlayıp ciddi bir havaya girdim.
"Aramızda bu kadar ciddi bir bağın oluşması çok kısa süre de gerçekleşti.Belki biz böyle tanışmasaydık bu süreç uzayabilirdi.Ama unutmamamız gereken bir şey var Azat.O da Berdel.Biz seninle Berdel'le evleneceğiz.Bu benim için hiç sorun değil.Ama başka sorunlar çıkıyor."bir süre susup öylece durdum.Azat ise yüzüme anlamamış gibi bakıyordu. "Nasıl sorunlar çıkıyor Mehir?"diye sordu. "Baban...Adam gerçekleri söylüyor ama benim canım acıyor.Okumayacaksın diyor.Okulu bitirince evlenin diyor.Tabi bu noktada annem devreye giriyor.Okul biter bitmez evlenilir mi diyor.Yani herkes bir şey deyip verdiğim karaların arkasında durmamı engelliyor."herhalde bunlardan başka büyük sorun olamazdı.Ciddi anlamda kafayı sıyırmak üzereyim.Hala ellerim Azat'ın ellerinin üstündeydi.Birden Azat ellerini ellerimden çekip ayağa kalktı. "Bak Mehir seni çok iyi anlıyorum.Hiç alışık olmadığın bir ortamın içine girdin.Bilmediğin olayların içinde buldun kendini.Ama bir kere bu yola çıktın geri dönüş yok artık.Senden sadece bir şey istiyorum.Lütfen biraz rahat ol artık.Her şeyi çok düşünüyorsun.Herkesin dediği şeyleri anlamlandırmaya çalışıyorsun ama olmuyor.Sen üzülüyorsun."dedi.Onun yüzüne bakmak istemediğimden tırnaklarımla oynuyordum.Doğru söze ne denirdi ki?Yanımda hissettiğim ağırlıkla ona döndüm. "Sana söz veriyorum hep yanında olacağım.Kimsenin sana bir şey demesine seni üzmesine izin vermeyeceğim.Sana söz veriyorum."Aza hep bana bir şeyler için söz veriyordu.Ama ben...sadece onu dinliyordum ve sözünü tutmasını bekliyordum.Sanırım artık söz verme sırası bana gelmişti. "Ben de sana söz veriyorum bir daha asla böyle durumlar yüzünden keyfimizi kaçırmamıza izin vermeyeceğim.Bende hep senin yanında olacağım."dedim.Böylece Azat'a ilk sözümü vermiştim.Birbirimize sımsıkı sarıldık.Birine sarılmak hep insanlara güven verir miydi?Nedense bana hep veriyordu. "Seninle bir oyun oynayalım mı?"diye sordu.Ondan ayrılıp "Nasıl?"diye sordum.Ne oyunu oynayacaktık ki biz?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BERDEL
General FictionHerkes sevilmek, herkes âşık olmak ister. Peki, aşkı bulacağına inanır mı herkes? Kahramanlarından çok aşk hikâyelerini sevmez miyiz hep? Hayatta bazı şeyler çok değerlidir. Karşınızdaki insanın sizin içinizi görebilmesi... Kalbinizi dinleyebilme...