Gözlerimi günün ilk ışıklarıyla açtım.Sahilde uyuyakalmıştık.En son yıldızın kaymasını bekliyorduk.
Azat'a baktığımda uyuyordu.2 gündür uyuyamadığını biliyordum.Benimde ondan kalır yanım yoktu.En huzurlu uykumu onun yanında alıyordum.Güne daha mutlu başlıyordum.
Belime doladığı elini yavaşça çekip yüz üstü döndüm.Uyurken çok masum oluyordu.Sanki yeni doğmuş bir bebekti uyurken.Tamam biraz abartmış olabilirim ama yine de masumdu yüzü.Onunla olmak,varlığını hissetmek,bambaşka duygularla tanışmak ve her dokunduğunda heyecanlanmak güzeldi.Ona karşı hislerim samimi ve gerçekti.Daha önce bu duyguları yaşamamış olsam da sanki ona hep aşıkmışım gibi hissediyordum.
Eğer aşkımızın bir renkle temsil edecek olsaydık bu renk kesinlikle Mavi olurdu.Mavi,sonsuzluğu ve özgürlüğü temsil eder.Aşkımızın sonsuzluğuda özgürleşiyorduk biz.Evet,onun yanında özgürdüm.Sanki bambaşka bir gezegende yaşıyorduk ikimiz.Hava,su,toprak yoktu dünyamızda.Onun kokusu bana oksijen,kolları bana toprak,cümleleri su oluyordu.O konuşmadığında deli gibi susuyordum.İçim yanıyordu.Ama kurduğu cümlelerle beni serinletiyor,susuzluğumu gideriveriyordu.İşte buydu benim sonsuzluğunda özgürleştiğim dünyam.
"Daha ne kadar beni izleyeceksin?"demesiyle irkildim. "Bilmem.Belki saatlerce,belki günlerce belki aylarca.."gözlerini açıp kafasını bana çevirdi. "Bir şartla izin veririm beni izlemene."uzandığım yerden doğruldum ve bağdaş kurup oturdum.
"Hmm!Neymiş o şartın?"
"Burda evlen benimle."beynimde şimşekler çakmaya başladı.Kulağımda bir uğultu... "Azat sen ciddi misin?"o da yattığı yerden kalkıp karşıma oturdu. "Tabi ki ciddiyim.Zaten evlenmeyecek miyiz?Şimdi evlenelim.Söz veriyorum bu evlilik eğitimine engel olmaz.Ankara'dan ev tutarız.Okulun bitene kadar orada yaşarız.Nasıl süper bir fikir değil mi?"heyecanla yüzüme baktı.Ben onun kadar mutlu olamamıştım bu fikre. Annem okulumu bitirince bile evlenmeme razı değildi.Herhalde şimdi evlensem kalp krizi felan geçirirdi.Ayrıca Azat'ın ailesi ayrı bir problemdi.Onlar düğünümün Mardin geleneklerine göre yapılmasını istiyordu.3 gün boyunca düğün yapacaklarmış.Onlar bunu duyunca bizi vururlardı.Kısaca kimse bu evliliğe olumlu bakmazdı.Ama ben herkesin rızasının olduğu bir düğün yapmak istiyordum.
"Sen benimle evlenmek istemiyorsun."deyip oturduğu yerden kalktı Azat.Bileğinden tutup bende ayağa kalktım. "Saçmalama!Tabi ki seninle evlenmek istiyorum.Bunu benden çok kimse isteyemez.Ama...şimdi evlenmek doğru değil Azat.Eğitimimle ilgili bir sorun çıkmayacağını biliyorum.O konuda sana güveniyorum.Ancak bizim ailelerimiz sorun çıkarır.Annem okulum bitince bile sıcak bakmıyor evliliğe,Viyan Anne şimdiden hazırlıklara başladı.Geleneklere göre düğün planlıyorlar.Onları hiçe sayıp kendi başımıza evliliğe adım atmak doğru olmaz."dedim.Ama Azat yüzüme bile bakmıyordu.Onun bu tavırları beni çok üzüyordu. "Tamam özür dilerim.Söylemedim farz et.Otele gitsek iyi olur.Üzerimi değiştirmem lazım."deyip arkasını döndü ve yürümeye başladı.Onun bu davranışı gözlerimin dolmasına sebep oldu.Elimin tersiyle gözlerimi silip onu takip ettim.Sadece 1 günümüz mü sorunsuz geçecekti?Of Allah'ım neden mutlu olmak bu kadar zor?
Odaya geldiğimizde Azat hala yüzüme bakmıyordu.Bavulundan birkaç parça kıyafet alıp banyoya doğru yürüdü.Sonra bana dönüp "İstersen ilk sen gir.Ben beklerim."dedi.Kafamı olumsuz anlamda salladım. "Yok sen gir.Ben üstümü değiştireceğim."hiçbir şey demeden banyoya girdi.Arkasından öylece bakakaldım.Hala onunla evlenmeye hazır olmadığım için teklifini reddettiğimi zannediyordu.Halbuki alakası bile yoktu.Onunla evlenmeye hazırım ben.Hemde en baştan beri hazırım.Ama ailelerimizi de düşünmek zorundayız.Onlarda bu mutlu günümüzde yanımızda olmalılar.Azatsa bunların hiçbirini düşünemiyor.Ama onun üzüldüğünü görmek,yanlış düşünmesine sebep olmak beni daha çok hırpalıyor.
Lanet olasıca düğün fikri nasıl çıktı anlamadım? Adamın bir yüzüne baktım olay nerelere geldi.Onu izleyeceğime taşı izleyeydim.
Banyodan çıktığında bakışlarım üzerinde kilitlendi.Altında mavi bir kot vardı.Üzerinde ise kotunun bir ton koyu rengi gömlek vardı.Düğmelerini iliklemeye çalışıyordu.Oturduğum yerden kalkıp karşısında durdum.Başını kaldırıp bana baktı.Ben de düğmelerini iliklemeye başladım. "Lütfen bana tavır alma Azat.Zaten kolay günler geçirmedik.Birde böyle ciddi bir konu yüzünden seninle tartışmak istemiyorum.Seninle evlenmeyi gerçekten istiyorum ama doğru zamanı şimdi değil.Okul biter bitmez evleneceğiz.Annem bunu ne kadar kabul etmese de onu ikna edeceğim.Bu mutlu günümüzde onlar da yanımızda olmalı.Beni bembeyaz gelinliğim içinde,seni de damatlığınla görmek onların da hakkı.Bu kadarını onlara çok görmemeliyiz."dedim.Onu kırmayı gerçekten istemiyordum.Beni anlamalıydı.Gömleğinin düğmelerini ilikledikten sonra yüzüne baktım.Yüzünü sıcacık bir tebessüm kaplamıştı. "Her şey istediğin gibi olsun.Bunu senden istemem bile büyük hataydı.Haklısın."deyip alnımı öptü. "Hayır!her şey istediğim gibi olmasın.Her şey istediğimiz gibi olsun."diyerek onu düzelttim.Ne de olsa bu yola beraber çıkıyoruz.Her şeyin benim istediğim gibi olması bencillik olur.
Bana sarıldığında bende ona sarıldım.Derin bir nefes alıp tekrardan huzuruma kavuştum.Onunla tartışmak beni kötü hissettiriyor,kalbimi kırıyordu.İstediğim sadece sorunsuz bir yaşamdı.Hiçbir şeyin önemli olmadığı;sadece mutluluğun,aşkın ve sevginin hüküm sürdüğü bir hayat istiyordum.Ve ben bu hayata her geçen gün adım adım yaklaşıyorum.
Onun tazelenmiş kokusunu tekrardan ciğerlerime çekip başımı yasladığım göğsünden kaldırdım."Fransa turu yapmaya ne dersin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BERDEL
General FictionHerkes sevilmek, herkes âşık olmak ister. Peki, aşkı bulacağına inanır mı herkes? Kahramanlarından çok aşk hikâyelerini sevmez miyiz hep? Hayatta bazı şeyler çok değerlidir. Karşınızdaki insanın sizin içinizi görebilmesi... Kalbinizi dinleyebilme...