Dizine başımı koyup gökyüzünü izledim.Gökyüzünde milyonlarca yıldız vardı.Ama asıl benim yıldızım yanımdaydı.Ona dokunabiliyor,öpebiliyor ve sevdiğimi söyleyebiliyordum.Bakışlarımı gökyüzünden çekip Azat'a çevirdim.Başını ağacın gövdesine yaslamış beni izliyordu. "Seni seviyorum."dedim. "Belki çok klişe ve çok basit ama benim için özel bir cümle.Çünkü ben daha önce birini sevdiğimi söylemedim.Sen benim başlangıcımsın.Her şeyi ilk yaptığımsın.Azat ben seni deli gibi seviyorum."başımı dizinden kaldırıp kucağına oturdum ve kollarımı boynuna doladım. "Beni sevdiğini bana o kadar güzel hissettiriyorsun ki ben senin sayende bir kadını sevmeyi öğrendim.Onun mutluluğuyla mutlu olmayı,her gülüşünde aşık olmayı öğrendim.Ama bütün bunları sen öğrettin bana.Seni deli gibi seviyorum."aşk sadece süslü sözler söylemek değildi onu hissetmekti.Hislerim Azat sayesinde hayat buldu. "Aaaa bak yıldız kaydı hadi dilek tutalım."dedim gökyüzünü göstererek.Gülerek bana baktı. "Sana bir efsane anlatacağım beni iyi dinle."dedi.Merakla ona baktım.Bakışlarını gökyüzünden çekip bana çevirdi. "Tanrı Zeus, Olympos Dağı'nda sıkıldığı günlerde Hermes'le birlikte insanların görünümüne girip, köyleri, kentleri dolaşmışlar. Bir gün Frigya dolaylarında bir kente girmişler. Hangi evin kapısını çalsalar açılmamış. Tanrı Zeus, konuğu olarak birilerinin kendilerini evlerine kabul edeceğinden emin olduğundan, bütün evleri dolaşmaya karar vermiş. Yine hiçbir kapı açılmamış.
En sonunda yıkık, dökük, yoksul bir kulübede oturanlar Zeus'la Hermes'e kapılarını açmış. Bu evde Baukis ve Philemon adlarında yaşlı karı koca yaşıyormuş. Hemen Zeus'la, Hermes'e yemek yapmışlar. Ellerini yüzlerini yıkamaları için havlu vermişler. Daha sonra Philemon sofraya şarap getirmiş. Kupalar durmadan boşalıyormuş fakat şarabın bitmesi gerekirken bitmiyormuş. Philemon'la karısı bu iki konuğun tanrı olduğunu anlamışlar, onlara bir kusur yaptılarsa kendilerini bağışlamalarını istemişler. Tanrı Zeus "Hadi beni takip edin."demiş.
Philemon ile Baukis onları takip etmişler. Tepeye çıkınca Zeus onlara köye bakmalarını söylemiş. Yaşlı karı koca köyün sular içinde kaldığını görmüşler ve çok şaşırmışlar. Zeus "Bana gösterdiğiniz konukseverliği size ödeyeceğim. Ne dileğiniz varsa dileyin benden." demiş. Yaşlı karı koca "Birbirimizden hiç ayrılmamak ve aynı günde ölmek istiyoruz." demişler. Zeus'ta onların dileğini yerine getirmiş, karı koca aynı günde ölmüşler. Öldükten sonra gömüldükleri yerde ıhlamur ve çınar ağacı çıkmış. Bu iki ağaç birbirleriyle birleşip tek ağaç olmuş. Rivayete göre Bergama'daki bir yanı ıhlamur, bir yanı da çınar ağacı olan bu ağaç, dünyada bu özellikteki tek ağaçmış."efsane çok etkileyiciydi.Ancak anlamadığım tek bir nokta bunu bana neden anlattığı. "Yani demek istediğim bende senden hiç ayrılmamak ve aynı gün ölmeyi diliyorum."demesiyle her şeyi anladım.Gözlerimi kapatıp bende aynı şeyi diledim.
"Peki sen nerden öğrendin bunu?"
"Mitolojiye merakımdan dolayı öğrendim."Azat mitolojiye meraklı demekki.Onun hakkında öğrendiğim bu bilgiyi değerlendirmeliydim.Bütün Mitoloji kitaplarını yiyip yutmalıydım.
Azat'a daha fazla sokulup kokusunu içime çektim. "Bir oyun oynayalım mı?"diye sordum.
"Nasıl bir oyun oynayacağız?"
"Şimdi 'Senin'le başlayan cümleler kuracağız.İlk ben başlayayım."biraz düşündükten sonra aklımdan geçenleri söyledim.
"Senin yüzün bana Kainat."dedim.Burnunu boynuma gömüp "Senin kokun bana Cennet."dedi.
"Senin varlığın bana Yuva."
"Senin ellerin bana Yol."
"Senin sesin bana Şarkı."
"Senin kolların bana Liman."
"Senin olduğun yer bana Tamam."
Oyunu çok başarılı bir şekilde tamamlamıştık.İçimi inanılmaz derecede onu öpme isteği kapladı.Kalbimin sesine uyup dudaklarımızın birleşmesine izin verdim.Allah'ım ne olur bu an hiç bitmesin ne olur hep böyle kalalım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BERDEL
General FictionHerkes sevilmek, herkes âşık olmak ister. Peki, aşkı bulacağına inanır mı herkes? Kahramanlarından çok aşk hikâyelerini sevmez miyiz hep? Hayatta bazı şeyler çok değerlidir. Karşınızdaki insanın sizin içinizi görebilmesi... Kalbinizi dinleyebilme...