Bölüm 102-Dövme

8.4K 299 11
                                    


Yataktan çıkmanın işkence gibi geldiği bir güne uyandım.Dışarda yağan lapa lapa kar pencerede küçük takırtılar bırakıyordu.Sıcacık olmuş yatağımı bırakmak ve tabii ki Azat'ın kollarından ayrılıp okula gitmek tam bir facia.16 yıl boyunca erkenden okula gidip şimdi 6 ay kala böyle hissetmem ruh halimin bozuk olduğunun kanıtı niteliğinde.

Artık eğitim hayatımın bitmesi ve bambaşka bir hayatın kapılarının aralanmasını dört gözle bekliyorum.Artık öğrendiklerimi uygulama zamanın geldiğini hissediyorum.Hem işini en iyi şekilde yapan hem de kocasına aşık bir kadın olmak istiyorum.Ama sıcacık yataktan çıkmayı hala istemiyorum.

Azat'ı uyandırmamaya özen göstererek yataktan çıktım.Onun okulu bittiği için Türkiye'ye kesin dönüş yaptı.Evlenince Mardin de yaşacağımız için babasının işlerini devralacak.Aslında benim yanıma gelmeden önce işleri öğreniyordu.Ama araya ben girince mecburen bırakıp yanıma geldi.Ben işlerinden dolayı tedirgin olsam da Şemmas Ağa hiçbir sorunun olmayacağını söyleyip beni biraz da olsa rahatlattı.

Üzerime siyah dar paça pantolonumu ve siyah kazağımı geçirip odadan çıktım.Zaten okula giderken genelde saçımı topuz yapardım ve kolay kolay bozulmazdı.Yine öyle yapıp botumu ve paltomu giyip evden de çıktım.

Okul ve evimiz çok yakın olduğu için genelde bu mesafede yürümeyi tercih ediyorum.Kışın karlar arasında,sonbaharda sararmış çınar yaprakları arasında,yazın renk renk çiçekler arasında yürümek beni inanılmaz derecede rahatlatıyor.Evden en kötü ruh halimle çıksamda bu yürüyüş bütün sıkıntılarımı unutmama yardımcı oluyordu.Tıpkı şimdi olduğu gibi.Montuma biraz daha sarılıp yürümeye başladım.Kar hafif atıştırsa da geceki gibi değildi.Etrafta kimsecikler yoktu.Sadece köşedeki pastane çalışanları hariç.Burnuma dolan enfes kokular beni o yöne doğru çekti.Daha önce hiç görmemiştim.Sanırım yeni açılmıştı.Yaşlı bir adam taş fırınından poğaçalar çıkarıyordu.Genç çocuk o poğaçaları tek tek raflara diziyor bir yandan da sohbet ediyorlardı.Ne güzel bir görüntüydü.Tahtalardan yapılmış pastane çok tatlı görünüyordu.İçerisi dışarı kadar soğuk değildi.O yüzden mantoma asılmayı bırakıp gülümsedim. "Merhaba!"

Yaşlı adam ve genç çocuk konuşmalarını yarıda kesip bana döndüler. "Merhaba kızım.Ne istemiştin? Bak poğaçalarımız tazecik.Eh!sıcak çayımız da var."elinde tuttuğu poğaçayı bana uzatıp gülümsedi.Her zaman böyle nostarjik yerler hoşuma gitmiştir.Ve böyle güler yüzlü insanlar da olunca böyle mekanlar tadından yenmez.

Amcanın elindeki sıcacık poğaçayı alıp bir parça kopardım. "Çok teşekkür ederim amca.Burda yenisiniz galiba."dedim.Adam elindeki tepsiyi çocuğa uzatıp ellerini çırptı. "Evet kızım.Daha bugün açtık.Babamdan kaldı burası.Bende uzun yıllardır uğraşırım bu işle. Oğlumla yürütüyoruz burayı."oğlunu gösterip tekrardan gülümsedi. "Sağ olsun Onur'um bana hep yardım eder.İşlerimin ucundan tutar."

Onur utanıp hemen yanımızdan kaçtı.Çok tatlı biriydi.Kumral dimdik duran saçları,simsiyah gözleri ve beyaz teni vardı.Yakışıklı olduğu kadar utangaç biriydi sanırım.

"Çay içer misin kızım?"küçük sehpanın üzerine yaşlı adam iki çay koydu.Saatime baktığım dersimin başlamasına yaklaşık 45 dakika vardı ve rahatlıkla oturabileceğimi düşünüp tahta iskemleyi çekip oturdum. "Bu arada tanışamadık.Ben Mehir."yaşlı adama elimi uzattığımda o da elini bana uzatıp "Bende Haşim kızım.Tanışdığıma memnun oldum."

"Bende çok memnun oldum Haşim Amca."

Etrafta halen böyle güzel yüzlü insanların olması beni çok mutlu etmişti.Genelde çevremdeki yaşlılar huysuz,sürekli somurtan amcalardı.Böyle insanlarla karşılaşınca insan kendini çok tuhaf hissediyordu.Haşim Amca'da dikkatimi çeken bir diğer özellik ise hala çalışmasıydı.Evde yan gelip yatmak ya da kahvelerde oturmak yerine çalışmayı ve bir şeyler üretmeyi tercih etmişti.

BERDELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin