(Multide Vini,nam-ı diğer Azat'cığımız var kızlar.Izin veriyorum mıncıra bilirsiniz.)
İnsanlar ancak hayalleriyle yaşar ve biraz yaşamaya başlayınca tüm hayallerini kaybederler.
Hayatımı özetleyen belki de tek sözdü bu.Her şey bu kadar net ve açıktı.
Hayallerim olduğu sürece var olduğumu düşünürdüm.Onların yok olduğu yerde bende yok olurdum.
Ama Hayır!!
Öyle değilmiş.Her şey tek bir cümlenin akışı gibi gitmiyormuş.Anlatılmak istenen bu kadar açık ve net değilmiş.Ve yine her şey yazım kuralları kadar basit de değilmiş.
Bu yola ilk çıktığımda hayallerimin yerini gerçek hayat almıştı.Kendimi her an kısıtladığım dış dünyam...Bütün herkesin umutsuzluğundan,acımasızlığından,zalimliğinden saklıyordum.Onlar gibi olmamak için. Ama unuttuğum bir şey vardı.Bende bu dünyanın bir parçasıydım.Burada sadece kendimi bir müddet saklayabilirdim.Tıpkı diğer insanlar gibi benim hayallerimde hayal olarak kalacaktı.Şimdi olduğu gibi...
"Bu ne demek Mehir? Biz evlendik demek ne demek? Böyle bir şeyi nasıl yaparsınız?"
Sadece annem değil herkes bize öfke kusuyordu.Viyan Anne,Şemmas Baba,abim,Durul,ne olduğunu anlamayan Marcus bile bize tuhaf tuhaf bakıyordu.
Herkesin istediği bu değil miydi zaten?
Herkes bizim evlenmemizi istemiyor muydu?
Bizi Berdel zoruyla evliliğe götüren onlarken şimdi evlenmemize neden bu kadar tepkililerdi?
Hiçbir şey söylemedim.Azat da benim gibi sessizliğini koruyordu.
"Sizi yalnız bıraktık.İşi evliliğe kadar götürdünüz."yaklaşık yarım saattir ağzını açmayan abim söylenmişti bu sefer.
Aslında ben kimseye kızgın değildim.Benim hayallerimin katili olan bu insanlara öfkeli de değildim.Bilmeden atıldığım bu kuyuda boğulmadım.Boğulacağımı,yaşayamayacağımı düşünürken benimle beraber bu kuyuya düşen adama sarılmıştım.İkimiz birbirimizin tek tesellisiydik.Ve artık her şey benim yani bizim o kuyuya atıldığımız gün bitmişti.Ben her şeye o gün karar vermiştim ve yine her şeyden o gün vazgeçmiştim.
"O zaman soruyorum size.Yangından mal kaçırır gibi evlenmenize sebebiyet veren şey ne? Ne yaşadınız siz?"
İşte Şemmas Babanın bu sözleri sabrımı zorlayan son nokta olmuştu.
"Siz ne dediğinizin farkında mısınız? Bizi neyle suçluyorsunuz?"Onun imalı konuşması sadece kanımı değil bütün vücut hücrelerimi dondurmuştu.Adam bildiğin siz birlikte oldunuz ve o yüzden evlenmek zorunda kaldınız diyor.Ve bu bütün ailemin önünde yediğim tokattan daha beter bir şeydi.
"Baba yeter."Azat ilk kez ağzını açmıştı.O konuşmaktan ziyade hep emir veren taraftı. 'Yeter,Sus,Uzatma'gibi kısa cümleler kurmayı tercih etmişti.
Göz yaşlarım yanaklarımdan süzülüp avuçlarıma düşüyordu.Kendimi durduramıyordum.Bağırmak istiyor ama bağıramıyor,konuşmak istiyor ama konuşamıyordum.
"Karşında kimin olduğunu unutma.Ben senin Babanım.Elinde oynattığın oyuncağın değil."
"Tamam Şemmas.Çok üzerlerine gidiyorsun.Aslını astarını öğrenmeden yorum yapma."bu olayda diğerlerinden ziyade daha sakin olan Viyan Anneydi.Sürekli birilerini sakinleştiriyordu.Ama bu çabaları sonuç veremiyordu. "Sen sus Viyan.Hep senin yüzünden oldu zaten.Sen 'Gitsin,Mehir'e destek olsun'demeseydin bunlar olmayacaktı.Bak başımıza ne geldi? Sülalemize yakışır bir gelin bile alama-"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BERDEL
Ficción GeneralHerkes sevilmek, herkes âşık olmak ister. Peki, aşkı bulacağına inanır mı herkes? Kahramanlarından çok aşk hikâyelerini sevmez miyiz hep? Hayatta bazı şeyler çok değerlidir. Karşınızdaki insanın sizin içinizi görebilmesi... Kalbinizi dinleyebilme...