BÖLÜM 85-Acı ve Korku

8.1K 298 7
                                    


Sabah hızlı bir kahvaltı yaptıktan sonra ilk işim olan Çağanla konuşmak için Azatla evden çıktık.Çağan Efendi'nin kulağının çekilmesi gerekiyordu.Bunu yapacak baba yiğit de ben oluyordum. "Mehir biz neden sabahın köründe Çağan'a gidiyoruz?"hala ne olduğunu anlamayan Azat'a her şeyi anlatıp enerjimi tüketmek istemiyordum.Aklıma gelen sinsi fikirle ona dönüp güldüm. "Çağan'ı çok özledim.O yüzden gidiyoruz."

Yüzü kaskatı kesildi,gözlerinin parlaklığı söndü ve beni öldürecek gibi bakmaya başladı.Birgün şu dilim yüzünden kendimi Azat'a öldürtecektim ama ne zaman çok merak ediyorum.Ani fren yapıp arabayı durdurdu. "Sen ne dediğinin farkında mısın?"diye bağırdı.Tamam Mehir sakin ol. "Şaka yaptım sadece.Asıl sen ne ima ettiğinin farkında mısın? Sevgilimi en yakın arkadaşıyla aldatacak,kardeşime de ihanet edecek kadar arsızlaşmadım."biraz ileri gitmiştim.Sinirlenmekte de haklıydı ama böyle bir şey yapmayacağımı bilmesi gerekirdi.Yanağımı öpüp "Özür dilerim.Öyle bir şey yapmayacağını biliyorum.Ama bir an kendimi durduramadım."dedi.Kusura bakma Azat!Şu anda seninle uğraşamayacağım.Aslında seni süründürürüm de bende suçlu olunca bir şey diyemiyorum. "Çağanla Durul kavga etmişler.O yüzden Çağanla konuşmam gerek."dedim daha fazla merak etmemesi için.Zaten gelmiştik Çağan'ın evine.Arabadan inip zile kapıyı açana kadar bastım.Kapı açıldıktan sonra bir hışım merdivenleri çıktım.Gözlerini ovuşturarak bana baktı. "Seni var ya öldüreceğim."diyerek içeri girdim.Çağan şok olmuş vaziyette bana baktı. "Geçin karşıma!"Azat ellerini kaldırıp "Benim ne suçum var ki?"dedi. "Erkek olman.Tek suçun erkek olman.Çünkü hepiniz aynısınız."Öfkem Azat'a değildi ama o da nasibini alıyordu.Tek derdim Durul'un iyi olmasıydı. "Çağan sen gerçekten Durul'u tanıyor musun?Onun nasıl bir hayatının olduğunu biliyor musun?"sesimin sakin çıkmasına gayret gösterdim. "Tabi ki tanıyorum Mehir."ah şu erkekler!Her şeyi bildiklerini düşünen aptal öküzler.Kltuğa oturup bir süre haline güldüm.Tabi ki tanıyormuş.

"Çağan o sana annesiyle babasının öldüğünü söyledi değil mi?"

"Evet trafik kazasında kaybetmiş."oturduğum yerde doğruldum ve konuşmaya başladım. "Onun annesiyle babası ölmedi.Ailesini onu daha 9 aylıkken yetimhaneye bırakmış.O çevresindeki herkese annesiyle babasının öldüğünü söylüyor.Çünkü o kafasında bütün ailesini öldürdü.Bunu biliyor muydun?HAYIR.Eğer onu biraz olsun sevseydin bilirdin.

Ben senin karşında Durul'un arkadaşı olarak durmuyorum.Kardeşiyim ben onun.Onu senden hatta olmayan ailesinden bile daha iyi tanıyorum.Ben onunla her şeyi paylaştım.Ailemi bile.Annem ona öz annesinin yerini tutmasa da annelik yapmaya çalıştı.Babam beni koruduğu gibi onu da korudu.Abim sadece bana değil ona da abilik yaptı.Çünkü onun bir aileye ihtiyacı vardı.Çünkü aile ne demek öğrenmek istiyordu.Çünkü o sevgiye açtı Çağan açtı.Sözde sevgi vermeye çalışan yetimhane müdüründen çok bize ihtiyacı vardı.Ama çevresindeki herkesin tep yaptığı şey acımaktı.Sadece acımak...Ben bile acıdım ona.Onunsa acımak çok daha fazlasına ihtiyacı varmış tanıdıkça öğrendim.

Senin hiçbir zaman yaşamadığın o kaybetme duygusunu var ya o 9 aylıkken yaşadı.Korunmaya ihtiyacı olan 9 aylık bebeği o aile terk etti.Sadece ailesi değil,güvendiği herkes terk etti.Sürekli yüzüne vurulan bir geçmişi var onun.Senin,benim gibi mutlu bir çocukluk geçiremedi.Bilmediği,tanımadığı insanlardan öğrendi aileyi.

Onun şu hayatta tek ailesi varsa o da bendim,bizdik.Onu asla bırakmadım.Bırakmamda.Belki onun bulmak istediği sevgiyi veremem ama onu koruyabilirim.Her şeyden,herkesten koruyabilirim.

Avuçları arasında neyi tuttuysa kayıp gitti.O herkesten çok kaybetmenin ne demek olduğunu yaşayarak öğrendi.Ailesi bile onu terk etmişken sen mi etmeyeceksin?"sustuğumda Çağan şaşkınlıkla bana baktı.İçinde gezinen tek duygu kırıntısı acımaktı.Ama o acımamalıydı.Çünkü Durul buna toktu. "Sen ne yaptın Çağan?Ne yaptın? Aileni çiğneyemeyeceğini söyleyip yapayalnız bıraktın onu.Biliyor musun,o 4 yıldır ilk defa birine güvendi.İlk defa sevgiyi,aşkı tattı.Onu ilk defa bu kadar mutlu gördüm.Seni seviyorum demenin ne demek olduğunu öğrendi.Ama sen de haklısın,aile önemli hem de çok önemli.Aile ne demek bilmeyen bir kızdan bile önemli."söylediklerim benim bile canımı acıtmıştı.Gözyaşlarım durmak bilmeden akıyordu.Yüzüm kaskatıydı ama gözyaşlarım akıyordu.Çağan'ın da benden farkı yoktu.Oturduğum yerden kalkıp Çağan'ın yanına oturdum.Birbirine kenetledi ellerini avcumun içen aldım. "Lütfen Çağan lütfen onu tekrardan yalnız bırakma.Zaten o geçmişinden dolayı kendinden nefret ediyor.Lütfen sen onu tekrardan karanlığına hapsetme.Yalvarırım yapma."ağzımdan bir hıçkırık firar etti.Artık kendimi tutamıyordum.Durul'un çektiği acılar yeterdi.Daha fazla üzülmemeliydi. "Mehir ben gerçekten böyle olmasını istemedim.Sadece ailemin rızası olmadan bir evlilik yapmak istemiyorum.Ama böyle olmasını gerçekten istemedim.Be-ben bu kadarını bilmiyordum."derin bir nefes alıp avcumdaki ellerini çekip ayağa kalktı. "Ben onunla konuşmalıyım."deyip gitti.Bense tekrardan hıçkırıklara boğuldum.Azat yanıma gelip kollarının arasına aldı beni. "Geçecek birtanem.Onlar barışacaklar.Eskisinden de mutlu olacaklar."dedi.Umarım olurlardı.Olacaklardı da.Yoksa Çağan'ı parçalardım.Gözlerimi silip kalktım. "Hadi gidelim artık."

**

Konağa geldiğimizde arabadan indik.Ama bağrıltılar geliyordu dışarı kadar.Şemmas Ağa birine bağırıyordu ama kime kızdığı anlaşılmıyordu.Azatla koşarak bahçeye girdik.

Karşımdaki kişiyi görünce şaşırmamıştım.Ondan beklenen bir davranıştı.İçimdeki şeytan ne kadar döv dese de sakince içeri girdik.Tabi Azat'ın elini tutmadan edemedim. "Bir sorun var baba?"Azat'ın sorusu üzerine herkes bize döndü.Bade gözündeki yaşları silip Azat'ın üzerine yürüdü. "Bir de soruyor musun? Beni kullan sonra at bir köşeye.Yok öyle Azat Bey!Mehir kabul edebilir ama ben kocam olacak adamın başka kızın elini tutmasını kabul etmem."kendimi daha fazla bastıramadım desem...Bade'nin saçını elime dolayıp etrafımda döndürmeye başladım. "Kocam olacak adam mı dedin sen.Senin o ağzını yırtarım.Yalancı,pislik şey.İftira atmaya utanmadım mı namussuz?"elime dolladığım saçını daha da sert çekmeye başladım.Şemmas Ağa Bade'yi çekiyor.Azat beni uzaklaştırmaya çalışıyordu.Bütün sinirimi,öfkemi çıkarıyordum.Bade her şeyin en iğrencini hak ediyordu.Ama ben de onun seviyesine düşüyordum.Belimi saçlarından çektiğimde bir topak saç kaldı.

"Bade yalan mı söyledin sen bana?"Şemmas Ağa Bade'yi karşısına almış söyliyeceği sözü bekliyordu. "Yalan yanında masum kalır.İftira attı.Sevenleri ayırdı o pislik şey.Saçını çektiğime dua etsin.Daha fazlasını yapmadım."Bade çok şanslıydı.Elimden çabuk kurtulmuştu.Onun için hain planlarım vardı.Şişleri ısıtıp vücuduna batırmayı,gözlerini oymayı,kolu kırmayı felann planlıyordum. "Anlatsana planını babama da.Bizi nasıl kandırdığını."Bade cevap vermek yerine sadece ağlıyordu.Şemmas Ağa Bade'nin kolundan sertçe tutup dışarı sürükledi. "Eğer seni evimde,hatta evimin yakınında bile görürsem yediğin naneleri ailene söylemeyek Mardin'in en namussuz adamı olsun.Bir daha seni gelinimin ve oğlumun yakında bile görmeyeceğim."deyip kadı dışarı attı Bade'yi.Azatla ikimiz derin bir nefes aldık.Hem Bade faciasından kurtulduk hem de Durulla Çağan'ın barışmasına yardım etmiştik.Mutluydum ama içime bir anda bir acı çöktü.Sanırım ayrılık vaktinin habercisiydi bu acı...

**

1 Ay sonra...

Azat'dan ayrı kalalı tam 1 ay olmuştu.Onu çok özlemiştim.Telefonla sık sık konuşuyorduk ama yine de onu görmek gibisi yoktu.Okul tam gaz devam ediyordu.Açılalı 1 ay olmasına rağmen dersler çok yoğundu.Son yıl olmanın verdiği bir heyecan vardı.Artık mezun olup meslek hayatına atılacaktım.Üstelik okul bitince evlenecektim.Bu mutluluk apayrıydı.Tabi annemi ikna edebilirsem...

Hayatımda her şey yolundaydı.Durul Çağanla barışmış,eskisinden de iyi giden bir ilişkileri vardı.Ben de özlemden başka her şey güzel gidiyordu.

"Durul ben biraz erken çıkıyorum.Kütüphaneye gideceğim."diye seslendim.Sınavların yoğunluğu üzerime çökmeden günü gününe çalışmalıydım.Bunun içinde en doğru adres kütüphaneydi. "Tamam tatlım sen çık.Ben de birazdan çıkacağım."

Masanın üzerindeki kitaplarımı toplayıp evden çıktım.Sonbahardı.Bahçemizdeki ağaç yapraklarını dökmeye başlamıştı ve çok hoş görünüyordu.Sarı yapraklar kahverengi toprağı kaplamıştı.Telefonumu çıkarıp Azat'a mesaj yazmaya karar verdim.

Kime:Johnny Bravo

SEVGİLİM!!Ben kütüphaneye gidi-

İlk önce telefonum elimden düştü,sonra kitaplarımve sonra da ben.Tek hissettiğim şey kocaman bir acı ve dayanılmaz birkorkuydu..    

BERDELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin