Barın'dan...
Gazel'imin her geçen büyüyen göbüşünü okşayıp duruyordum.O da bu durumdan hoşnut olduğunu belli edercesine kıkırdayıp duruyordu.Hani derler ya anlatılmaz yaşanır diye işte şimdi ben de aynen o durumdayım.Benim güzel karım beni dünyanın en güzel duygusu olan babalık duygusuyla tanıştıralı tam 1 ay olmuştu.Çok az bir zaman geçmiş olmasına rağmen göbeği belirlemeye başlamıştı.Bense şimdiden bebeğimizin varlığını hissediyordum.Onu uzaktan sevebiliyor hatta ve hatta konuşuyordum.Gazel ne kadar onun daha çok minik olduğunu ve beni duyamayacağını söylese de ben onun beni duyabileceğini biliyordum.
"Nerdeymiş babasının gülü,böceği,balı!!"elimi Gazel'in göbeğinde gezdirip onu sanki hissedebilecekmiş gibi arıyordum. "Barın!!Çocuğuma böcek deme.Sonra Allah Korusun böceğe benzer."Gazel kulağını çekip kafama vurdu.
"Hitap sözcükleri de çocuğun gelişimini etkiliyor muydu Gazel?Yani ben öyle bir şey bilmiyorum da."
"Sen bana cahil mi demek istiyorsun Barın? Doğru zaten ben hiçbir şey bilmem,sen bilirsin değil mi?"şaşkınlıkla Gazel'e baktım.Saniyeler daha doğrusu saliseler içinde neler de kuruverdi kafasında.Halbuki değil öyle bir şey demek öyle bir şeyi ima bile etmemiştim. "Hayır güzel karım.Ben öyle-"
"Ya tamam ben anlayacağımı anladım.Şimdide kıvırmaya çalış sen."beni üzerinden ittirip ayağa kalktı. "Ben uyuyacağım.Rahatsız etme beni."bana öfkeyle bakıp merdivenleri yavaşça çıkmaya başladı.
Zaten şu hamilelik sürecinin vazgeçilmezi Eş Tribi.Ne dersem alınıveriyor.Ne dersem yanlış anlıyor ve küsüyor.Hatta geçen gün 'İstersen dışarıda biraz yürüyebiliriz.'demiştim de demediği kalmamıştı. 'Yok ben kilo alırım diye korkuruyorsun değil mi? Kilo alırım da çirkinleşir,yanına yakışmam diye şimdiden önlem almaya çalışıyorsun değil mi?'deyip 1 hafta yüzüme bile bakmamıştı.
Yine öyle bir gündü işte bugün.
Ne annemin ne de Viyan Annenin haberi vardı bu durumdan.Kimseye bir şey söylememiştik daha.Gazel onlara yüz yüze söylemek istediğini söylemişti ve ben de onu hiç kırarmıyım,hemen kabul etmiştim.
Telefonumun sesiyle hızla yattığım yerden kalkıp masanın üzerindeki telefonun sesini kıstım.Gazel'im uyanabilirdi ve böyle uyanınca daha bir huzursuz,daha bir alıngan oluyordu.
Arayan annemdi.Onu ne zamandır aramıyorduk ve eminim bu yüzden bize kızacaktı.
"Evladında hayırlısı valla.Böyle hayırsız olup annesinin halini hatırını sormayacaksa ne anlamı kalır?"
İşte doğru tahmin etmişim.Gazel'e kendimi kaptırıp anneciğimi unutmuştum.Ne dese haklıydı. "Annelerin bir tanesi.Ne desen haklısın valla.Ama beni de anla iş,güç,Gazel ve bebe-"az kalsın Gazel'in hamile olduğunu söyleyecekken jeton düşmüştü.Ağzıma bir tane vurup kırdığım potu düzeltmeye çalıştım. "Ve benim yurt dışı çalışmalarım olunca işte unutuverdim."annemin homurdanarak bir şeyler geveledi. "Aman neyse ne işte unuttun anneni sonra da suçu başka şeylere atıyorsun.Seni bunun için aramamıştım ben.Mehir'i arıyorum ama ulaşamıyorum.Bugün seni aradı mı?"annemin endişe dolu sesi beni de huzursuz etmişti.Mehirle nerdeyse her gün konuşurduk,beni arardı ama bugün cidden aramamıştı. "Hayır.Bugün beni de aramadı.Durul'u aradın mı?Kesin o biliyordur nerde olduğunu."
"Onu da aradım ama o da bilmiyor.Sabah erkenden Azatla çıkmışlar.Aramamış ama o da ulaşamamış.Azat yanında. Bir şey olacağını zannetmiyorum ama yine de içim huzursuz.Bir haber alırsan beni de haberdar et emi oğlum."
İşte bu durum canımı sıkmaya başlamıştı.Ne olursa olsun Mehir gittiği yeri bize söylerdi.Ya da Durul'un haberi olurdu.O bile bilmiyorsa kesin bu kız bir işler çeviriyordur ya da gerçekten ikisinin başına bir şey gelmiştir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BERDEL
General FictionHerkes sevilmek, herkes âşık olmak ister. Peki, aşkı bulacağına inanır mı herkes? Kahramanlarından çok aşk hikâyelerini sevmez miyiz hep? Hayatta bazı şeyler çok değerlidir. Karşınızdaki insanın sizin içinizi görebilmesi... Kalbinizi dinleyebilme...