"Evde mi?"Derin kafasını sallayınca hiçbir açıklama yapmadan merdivenleri çıktım. Odasına girdiğimde sessizce oflayıp yataktan kalktı.
"Yine mi sen?" Dedi bıkkınlıkla.
Ağlama. Sakın ağlama.
Gülümsedim. "Evet. Yine ben."
Tek kaşını kaldırdı ve gözlerimin içine baktı. "Ne istiyorsun Melina?"
Parmağına baktım. Yüzük duruyordu. "Bir şeyi iade etmeye geldim."
Kaşlarını çattı ve kafasını iki yana sallayıp göz kırptı. "Nedir o?"
Yüzük parmağımı havaya kaldırdım ve ona göstererek çıkarttım. İki adımda yanına gittim ve elini tutup, avcunun içerisine koydum. "Yanılttın beni Baran. Gerçekten sevdiğini düşündüm. Nişan, evlilik... Bunlar çok istediğin şeylerdi. Neden yaptın ki bunu? Ne gerek vardı? Eğlendin mi? Eski sevgilinle de barışmışsın herhalde. Üzülmedim. Gerçekten üzülmedim."
Gözlerimden yaşlar akmaya başlayınca küfür ettim içimden. Karşısında ağlamamak için söz vermiştim kendime. Demek ki sözünü tutamayan tek ben değilmişim.
"Sadece... Gerçekten tüm kalbimle seni sevdim ben. Mutluydum senleyken. En azından güven denilen bir duygu vardı. Şu an oda yok, sende yoksun ben de yokum ve en önemlisi." Gözyaşlarımı sildim. "biz yokuz . Sen bitirdin zaten. Bir kaç hafta sonra temelli yokum. Görüşemeyiz belki, belki görüşsek bile konuşmayız. İki yabancı gibi."Onunda gözleri dolunca burukça gülümsedim. "Çok kırdım mı seni?" Diye sordu sessizce.
Yaralı bir sesle,"Cam gibidir insan. Kırıldığında parçalanır, keskinleşir. Bir daha bütünleşmek aynı zamanda hazzı vermediği gibi, aynı manzarayı da göstermez. Anladın mı?"
"Böyle olmasını istemezdim.. Üzgünüm."
"İnsan yaşattığını yaşamadan ölmez, bak bunu da unutma. Hak ettiğin ne varsa yaşarsın umarım ."
Dayanamayıp yanağına bir busecik kondurup geri çekileceğim sırada Baran kolumdan tuttuğu gibi dudaklarını dudaklarımla buluşturdu. Yittirmedim, bağırmadım, düşünmedim. Sadece ağladım.
Baran geri çekilince, kolunda olan elimi yavaşça indirdim. "Hoşçakal."
Gitmek gerekir bazen, fazla yormadan,daha çok bıktırmadan. Eğer vaktiyse, ardına bile dönüp bakmadan.
Koşarak merdivenleri indim ve evden çıktım. Havada ki soğuk Rüzgar'ın yüzüme vurmasıyla,geri çekilmedim tam aksine rüzgara doğru koştum.
Koştum,koştum, koştum.
Düşüncelerim devreye girdiği sırada Birden kolumdan tutulmamla kendimi frenledim. "Gitme..." Sesi o kadar kısık, o kadar aciz çıkıyordu ki. Gözyaşlarımı sertçe sildim ve ona doğru döndüm. "1 haftadan beri git diyorsun Baran. Yapma bana bunu. YAPMA!"
Hayatımda daha fazla Hayal kırıklığı istemiyordum. Hayırlısı buymuş deyip olayı bitirmek istiyordum. Tek derdim buydu. Rahat ve huzurlu bir hayat.
"İstemiyorum artık anladın mı? Bunca şeyden sonra seni istemiyorum. Mutlu olacağımıza inanmıyorum."
"Gitme yalvarırım. Pamuk gibi kalbin var kırmak istemiyorum daha fazla. Ama senleyken de olmuyor sensizken de."
"Baran zorlama..." Elimi çekmeye çalıştım. "Her şeyi anlatacağım." Dediğinde gözlerimi ona diktim.
"Artık çok geç. Umrumda değilsin!" Kolumu sertçe çektim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON BAKIŞ
Teen Fiction- Ve kadın, kül olacağını bile bile ateşe sevdalandı- Çocukken dinlediğimiz masalları hepimiz hatırlarız. Kül kedisi ayakkabıyı giyer, kurbağa prense dönüşür, uyuyan güzel bir öpücükle uyanır. Sonra sonsuzsa kadar mutlu yaşarlar.. Peri masalları ha...