71. Bölüm3 Ay sonra...
Kapı çalınca hemen ayaklandım ve kapıyı açtım. Ali elinde ki poşeti bana uzattı. Burnuma gelen o muazzam kokuyla sorarcasına Ali'ye baktım. "Eve geldi, lahmacun." Dedi. Kaşlarımı çattım, "Kimden? Akın mı gönderdi?" Derken poşeti elinden aldım ve derin bir nefes çektim. "Yok onlar göndermedi. Bilmiyorum. Belki de yanlış adrese gelmiştir," dedi ve gülerek, "Of beleş işte yiyin ya." Dedi.
Güldüm. "Tamam bekle size de vereyim." hemen mutfağa girdim ve poşetten lahmacunları çıkartıp ortadan kestim ve yarısını bir tabağa koyarak Ali'ye verdim. "Sağ ol dünyanın en güzel yengesi."
Acı bir gülümseme yayıldı dudaklarıma. Ali başını eğdi, zorda olsa gülerek, "Afiyet olsun." Dedim ve kapıyı kapattım.
Birkaç saniye kapattığım kapıya baktım. Yenge... yenge...
Sanırım özlemiştim bunu..
yutkundum, başımı hafifçe iki yana salladım ve mutfağa girdim. Hemen bir bardağa su doldurdum. Tam o sırada burnunu çeke çeke Derin girdi mutfağa,"Kokuyu takip ettim, umarım yanılmıyorumdur," dedi ve gözleri masada ki lahmacuna çarptı. Sırıttı ve bana baktı, suyu kafama diktim. "Yiyelim mi?" . Bardağı sertçe tezgaha bıraktım, Başımı iki yana salladım, "Hayır, istemiyorum."
Kaşlarını çattı ve inanmayarak, "Sen lahmacuna bayılırsın!" Dedi. Gözlerimi kaçırdım. "Melina sen uzun zamandır adam akıllı birşey yemiyorsun!" Başımı kaldırdım, Derin'e baktım. "Onunla birlikte yediğim yemeği de yemek istemiyorum! Onunla geçtiğim sokaklardan da geçmek istemiyorum! Anlamıyor musunuz beni? Dayanamıyorum. Olmuyor."
Bana acıyarak baktı. "Bu hep böyle mi sürecek?"
Başımı salladım, "Ölene kadar, evet." Diyerek yanından geçtim. Tam mutfaktan çıkıyordum ki kurduğu cümleyle yerimde kalakaldım. "İstesen de istemesen de hayat devam ediyor. Alışıyorsun, alışacaksın. Allah bizleri öyle bir yarattı ki acıya dayanabiliyoruz, unutmuyoruz evet ama alışıyoruz... alışmak zorundayız. Bence sende hayatını yaşa.. Abim yok.. bunu kabullen ve hayatını ona göre şekillendir. Daha çok gençsin..." gözlerimin dolmasını engelledim, birşey demek istedim! Hayır demek istedim, hayır ben onun yokluğuna alışamadım! Alışamıyorum, gitmiyor demek istedim! Lanet olsun gözlerimin önünden bir an olsun gitmiyor demek istedim!
Diyemedim.
Hızlıca merdivenlerden çıktım ve odaya attım kendimi.
Saatlerce odadan çıkmadım. Kendimi yatağa attım ve boş bir şekilde tavanı izledim. Hayat ne kadar da anlamsızdı değil mi sevdiklerimiz yanımızda olmayınca..?
Derin'i yolcu ettikten sonra tekrardan odama girdim. Üzerime boğazlı bir kazak geçirdim, altıma ise siyah bir kot. Sırt çantamı aldığım gibi odadan çıktım. Vestiyerde ki deri ceketimi üzerime geçirdiğim gibi evden koşarak ayrıldım. Hemen girişte ki arabama attım kendimi, dış kapının önünde duran adama kapıyı açması için işaret yaptım, kapı aralandı ve gaza bastım.
Anayollardan geçerken trafiği alt üst etmiştim. Bütün şöförler bana küfür ediyordur kesin. Arabayı çok iyi kullanmıştım, o'nun gibi... neredeyse bütün arabaları sollayarak gitmiştim. Ayağımı gazdan bir an olsun çekmedim.
Bizim çiğköftecinin olduğu yere park ettim arabayı ve vakit kaybetmeden aşağı indim.
"İyi akşamlar!"
"İyi akşamlar kızım." Bakışlarım etrafta gezidi. Neredeyse kimse yoktu.
Karşımda ki yarı ihtiyar amcaya baktım. "Ben bir köşeye geçeyim amcacım." Dedim. "Tabii kızım gel." Adam beni yönlendirirken bir an duraksadım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON BAKIŞ
Teen Fiction- Ve kadın, kül olacağını bile bile ateşe sevdalandı- Çocukken dinlediğimiz masalları hepimiz hatırlarız. Kül kedisi ayakkabıyı giyer, kurbağa prense dönüşür, uyuyan güzel bir öpücükle uyanır. Sonra sonsuzsa kadar mutlu yaşarlar.. Peri masalları ha...