YORUM YAPMAYI UNUTMAYIN LÜFTEN! OKUMAK İSTİYORUMM💜
•
•
•
•
•
Baran gideli tam 3 gün olmuştu ve ondan sonra herşey rutin bir şekilde ilerlemeye başlamıştı. Gün arası kızlarla biraz takılıp dans salonuna gidiyordum ve kayıtlarla ilgili işlemleri hallediyordum. Bugün ise Bir iki yoga hocasıyla görüşüp salondan ayrıldım. Arabaya bindiğimde saate baktım. 19:30'u gösteriyordu, eve gidince ararım diye düşünerek arabayı çalıştırdım. Dün konuştuğumuzda yarın geleceği söylemişti. İmza faslı çok uzun sürdüğü için bu kadar kalmışlardı.
Eve girdiğimde anahtarı ve çantamı vestiyere atıp ayakkabılarımı çıkardım. Yatak odasına bile çıkasım yoktu. Salona ilerledim ve koltuğun üzerinde ki battaniyeyi açıp içine girdim. Cebimde ki telefonumu yastığımın altına koyup gözlerimi yumdum.
---
Gecenin koyu saatlerinde aldığım haberle kanım donmuştu. Ayakkabılarımı nasıl giydim, evden nasıl çıktım hastaneye nasıl girdim hiçbir fikrim yoktu. Aldığım bu kötü haber dünyamı başıma yıkmıştı. Baran'ın da..
"Şhht..." Derin'in saçlarıyla oynamayı bırakıp çenesinden tutup gözlerimizi hizaladım. Burnunu çekti, "Gerçekten artık yoklar değil mi?" Gözlerimden akan yaşları aldırmadan yanağına bir öpücük bıraktım. "Bitanem... şu an sana hiçbir şey diyem-"
"ABİ!" Derin aniden ayağa kalkınca kafamı arka tarafa çevirdim. Birden Koridorun başında belirdi Baran. Gözleri birşeyi arıyormuş gibiydi. Öylesine büyük atıyordu ki adımlarını... korktum. Derin Baran'ın boynuna atladı. "Abi..." dedi hıçkırıklarının arasından. Baran birkaç saniye bana bakıp tekrardan odak noktasını Derin'e verdi. "Abicim..." Birbirlerinden ayrıldıklarında Derin, "Yoklar, abi doktor başınız sağolsun dedi abi ben ne yapacağım, ya abi -" Baran Derin'i kendine bastırdı. Gözlerimden akan yaşı sertçe sildim. Arya başını omzuma koyup sırtımı sıvazladı. Birkaç dakika sonra Ozan abi Mert, Akın, Anka hatta Arda bile gelmişti. Herkesin ağlamaktan gözaltıları şişmişti. Arya daha fazla dayanamayıp bayılınca onu yatırmışlardı ve Ozan abi de onun yanındaydı.
Baran koridorda deli gibi volta atarken Kucağımda ki Derin'i uyandırmamaya özen göstererek ayağa kalkmaya çalıştım fakat, "ANNE! BABA!" Diyerek benden önce ayağa fırladı Derin.
"Derin!" Ayağa kalkıp onu tutmaya çalıştım. Baran da koşarak yanımıza geldi. "BABA! ANE UYANIN!" Deli gibi kollarını kurtarmaya çalıştı. "Tatlım, Derin kendine gel. Buradayız!" Hemşire koşarak yanımıza geldi ve Derin'e sakinleştirici iğne yaptı. Baran Derin'i odaya bırakıp yanıma geldi.
Morg işlemlerinin halledilmesini beklerken elimi Baran'ın sırtına koydum. Bir saniyeliğine hatta saliseliğine Bana baktı. "Sen... nasılsın?" Dişlerini sıkıp önüne döndü ve yarım saattir yaptığı şeyi yaptı. Karşıda ki duvarla bakışmaya başladı. Nutkum tutulmuştu. Böyle bir durumda ne yapabilirim ki? Söyleyebileceğim hiçbir söz yoktu. Acılarını hiçbir şekilde dindiremezdim. Ama böyle de durmak benim canımı acıtıyordu.
Annem ve babamda hastaneye geldiklerinde gözlerinde ki acı, üzüntü herşey belli oluyordu. Yılların dostluğu vardı ortada. Akın ve Mert koştur koştur koridora girince Baran da hemen ayaklanarak yanlarına gitti. Ayağa kalkıp yanlarına gittim. "Tamam, çıkın geliyorum!" Deyip bana döndü Baran. Akın ve Mert hemen çıkışa doğru ilerledi. "Baran kötü birşey yapma ne olursun."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON BAKIŞ
Novela Juvenil- Ve kadın, kül olacağını bile bile ateşe sevdalandı- Çocukken dinlediğimiz masalları hepimiz hatırlarız. Kül kedisi ayakkabıyı giyer, kurbağa prense dönüşür, uyuyan güzel bir öpücükle uyanır. Sonra sonsuzsa kadar mutlu yaşarlar.. Peri masalları ha...