52. Bölüm: Bazı GidişlerHerkes öyle yada böyle yaşıyordu. Kimilerine göre, 'Zaman' su misali akıp geçiyordu, kimilerine göre ise bozuk bir saat gibi bir rakamda durmuştu. Benim için zaman geçmiyordu, 14 Eylül 2016'da saat tam 19:12'de durmuştu. Ne ileri ne geri, tam o anı yaşıyordum. Ya da yaşadığımı zannediyordum. Ve bugün 14 Eylül 2017. Hayatımın en berbat geçen 1 yılı. Ve geçmeye devam edecek yılları...
Oturduğum koltukta başımı sıkıntıyla geriye attım ve gözlerimi bir saniyeliğine kapatıp açtım. Elimde ki saati tekrardan bileğime taktım. Bir yıl. Tam bir yıl olmuştu. Bir yıldır bu saat bu bilekten bir an olsun çıkmıyordu. O almıştı nasıl olsa...
"Yine ayaklanmışsın?" Arzu'ya baktığımda yataktan kalkmış gerildiğini gördüm. Hiçbir şey demeden ayağa kalkıp odadan çıkacağım sırada arkadan bileğimi tuttu. "Nereye sevgilim?"
Başımı geriye attım sabır dilercesine. Elini bileğimden çekip yüzüne baktım. "Arzu, bak son iki üç aydır evde dolaşıyorsun. Susuyorum. Gidiyorum, evime gelmiyorum. Ama artık yeter duydun mu beni? Herşey formalite! Ben seninle asla klasik karı koca rolunu yapmam! Bunu bilerek geldin yanıma."
"Ama..." dedi beni anlamaya çalışırmışçasına. Gözlerimi etrafta gezdirip, tekrardan ona baktım. "Olmuyor tamam mı? Ben seni sevmiyorum. Sevememde.... Bunu en az benim kadar iyi biliyorsun. Kendini sevdirmeye çalışma, daha da itici görünüyorsun."
Arkamı dönüp odadan çıkacağım sırada kurduğu cümleyle ellerimi yumruk yaptım. "O orospuyu hâlâ unutamadın mı?!"
Ani bir hareketle ona doğru döndüm ve Kolundan kavradığım gibi duvara dayayıp yumruğumu duvara geçirdim. Nefes nefese yüzüme baktı. "Sakın!" Dedim dişlerimin arasından. "Sakın bir daha onun hakkında konuşma. Onu, düşünme bile." Dişlerimi sıktım. "Eğer bir daha tekrarlarsan yeminim olsun seni gebertirim Arzu. İnan bana , yaparım bunu." Korkuyla Başını aşağı yukarı salladığında elimi duvardan çektim ve evden ayrıldım.
Rakı bardağını sertçe masaya bıraktığımda, Akın elini omzuma koydu. "Yapma be abi." Baygınca gözlerimi açtım.
"Bir yıl oldu lan.." dedim anılar gözlerimin önünden geçerken. "Ulan.." dedim nefes nefese. "Ulan bir yıldır Melina'sızım lan ben.. nasıl yaşıyorum?? NASIL?!"
Mert dirseklerini dizine koyarak başını ellerinin arasına aldı. "Abi.." dedi bana bakarak. "Alışacaksın be.."
"Edebiyat yapma lan bana yine!" Başını iki yana salladı. "Yapmayacağım ama düzelmemiz gerekiyor. İnan mavişi-" demesiyle birlikte ona baktım. Mavişim demesin ona! Kimse benim onda gördüğümü görmesin. O gözler bana ait. O gülüş, o bakış sadece bana ait. "Yani..." kaşlarımı kaldırdım. "Yenge'yi çok özlüyoruz ama Kaptan düzelmen gerek. Şirketin durumuda vahim. Akın'la bir yere kadar idare edebiliyoruz."
Yutkundum. Melina bana hep ayakta kalmam gerektiğini söylerdi. Eğer yıkılırsam beni asla affetmeyeceğini de açıkça belirtmişti. Özledim seni... seni çok özledim. Bakışını, gülünce yanağında oluşan o küçük küçücük gamzeyi, utanınca başını eğmeni, ani çıkışlarını... herşeyini, herşeyini özledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON BAKIŞ
Teen Fiction- Ve kadın, kül olacağını bile bile ateşe sevdalandı- Çocukken dinlediğimiz masalları hepimiz hatırlarız. Kül kedisi ayakkabıyı giyer, kurbağa prense dönüşür, uyuyan güzel bir öpücükle uyanır. Sonra sonsuzsa kadar mutlu yaşarlar.. Peri masalları ha...