Saçlarımda gezinen ellerin beni uykuya daha da yittiğini fark ettim. Gözlerimi yavaşça araladığımda duvarla göz göze geldim. Yavaşça sol tarafa döndüm. "Uyandırdım mı?" Dedi mırıldanır gibi. Ağzımdan hayır anlamında tok bir ses çıkarttım. Dudaklarını birbirine bastırdı, "Ben hiçbir şey hatırlamıyorum," dediğinde çaktırmadan gülümsedim ve hemen ciddi bir havaya büründüm. "Dün çok kötü şeyler oldu Baran!"
Kaşlarını çatarak yerinde dikleşti. "Ne yaptım?"
"Bana..." dedim üzgün bir ifadeyle. Gözleri şaşkınlıkla aralandı, "Ne yaptım sana? Canını mı acıttım?" Emin olmak istercesine kollarımdan tutup sarstı, "Kahretsin hatırlamıyorum! İnan ne yaptıysam bilerek yapmamışımdır, seni incitmek istemem bil-" işaret parmağımı dudağına bastırdım. Gözlerini kırpıştırdı. Gülerek başımı iki yana salladım, "Telaş yapma hemen, sadece şaka yaptım." Derin bir nefes verdiğinde parmağımı dudağından çekip hemen ayağa kalktım. Dik dik bana baktı, "Yani şu beş dakika içerisinde kalp krizi geçirdim sayende. Teşekkürler.."
Kahkaha atıp lavaboya girdim. Rutin işlerimi halledip, tayt ve kazağımı geçirdim üzerime. Aşağı indiğimde Baran'ın mutfakta oturmuş kahvesini yudumlayarak gazete okuduğunu gördüm. Tebessüm edip bende kendime kahve koydum ve karşısında ki yerimi aldım. Gözleri anında beni buldu ve gazetesini katlayarak masaya bıraktı. "Ne yapacaksın bugün?" Dedi yutkunarak.
Aramızda hâlâ soğuk rüzgarlar esiyordu.
"Şey... birkaç ay sonra gösterimiz var grupla..bu yüzden koreografiyi tamamlamak için denemeler yapacağım.. düğün için daha sonra kuaföre falan gideceğim... " pür dikkat beni dinlerken, "Öyle yani, salondayım." Diyerek sözümü bitirdim. Başını aşağı yukarı salladı. "Konuşmak istiyor musun?" Dediğinde gözlerimi ağırca kapatıp açtım. "Sana inanıyorum... bu konu daha fazla uzamasın. Hatalısın ve bunun farkındasın. Bu bana yeter şimdilik fakat..." dudağımı dişledim. Bunu söylemem lazımdı.
Bana sorarcasına bakmaya devam edince, "Gitmeme izin vermelisin." Deyiverdim bir nefesle. İlk kaşları çatıldı, dudakları aralandı ve uzun ince parmaklarıyla çenesini ovdu. Dayanamayıp, "Nereye?" Dedi.
"Teklifi kabul et-" gözleri hemen irileşince telaşla, "Heyy hemen öyle bakma! Sadece birkaç ay ders alacağım. O sertifika bana lazım Baran.. kariyerim için lazım. Yapmam gerek." Birkaç dakika öylece bana baktı. Başını sağa sola yatırdı, yüzünü sıvazladı, saatiyle oynadı ve sonunda merakla yüzüne bakan bana bakabildi. "Geleceksin?" Sesi öyle çaresizce çıkmıştı ki gözlerim dolmaya başlamıştı. Yutkundum ve kafamı salladım, "Tabii ki, tabii ki de geleceğim... sadece biraz olsun zamana ihtiyacımız var.. çok yıprandık Baran farkındasın."
"Toparlayabilirdik..."
Gözlerimi kapattım. "Geri geleceğim. Üzme beni ."
Gözlerimi araladığımda ayağa kalktığını fark ettim. Tam dudaklarımı aralamıştım ki, "Hazırsan çıkalım." Dedi ve benden önce kapıya yöneldi.Harika..!
•
"İşte bu be!!" Diyerek alkışladı Burcu. Kendimi yere attım. "Kızım Harika oldu bu dans!" Nefes nefese gülümsedim, "öyle mi dersin?"diye sordum tereddütle.
Oda yere oturdu ve bağdaş kurdu, "Tek kelimeyle harika!" Başımı aşağı yukarı salladım ve aynadan kendime baktım. Bu havada terlemiştim. "Bitti mi peki?" Diye sordu Burcu. Yüzümü kaşıdım, "Yani... hemen hemen. Advance grubunda ki kızların son 1 dakikalık yeri kaldı.. o kadar sanırım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON BAKIŞ
Teen Fiction- Ve kadın, kül olacağını bile bile ateşe sevdalandı- Çocukken dinlediğimiz masalları hepimiz hatırlarız. Kül kedisi ayakkabıyı giyer, kurbağa prense dönüşür, uyuyan güzel bir öpücükle uyanır. Sonra sonsuzsa kadar mutlu yaşarlar.. Peri masalları ha...