- Ve kadın, kül olacağını bile bile ateşe sevdalandı-
Çocukken dinlediğimiz masalları hepimiz hatırlarız. Kül kedisi ayakkabıyı giyer, kurbağa prense dönüşür, uyuyan güzel bir öpücükle uyanır. Sonra sonsuzsa kadar mutlu yaşarlar..
Peri masalları ha...
"Şu daha güzel bence." Dedim dağınık topuz modeli olan saçı gösterirken. Arya, saçlarını düzleştirirken Derin bukleler yapıp onuda topuz yaptıracaktı. Aynadan saçlarıma baktım. Siyah yakışmıyordu bence...
"Saçımı sarı istiyorum." Diye mırıldandım personele bakarak. "Eskisi gibi..."
Saç rengin eski haline dönünce mutluluğum yüzüme yansımıştı. Baran'da sarı seviyordu zaten. Kız aynadan saçlarıma bakınca, "Ben şey istiyorum," dedim ve anlatmaya başladım. Çok birşeyi yoktu zaten. "Düz olacak ve enseden toplayacağız. Ama saçlarım tabiri caizse inek yalamış gibi olacak." Kız gülünce, bende güldüm. "Ortada çizik bırakacaksınız ama," diyerek saç dibimi gösterdim. "Pek anlatamadım ama sen anladın." Aynadan kıza baktığımda güldü. "Yok, yok iyi anlattınız." Düzleştirici makinesini prize takınca boş boş ısınmasını beklemek yerine kızların yanına ilerledim. Anka'nın saçları olmuştu şimdi ise makyajını yaptırıyordu. Arya düz saçlarıyla daha güzel olmuştu ve oda aynadan kendi makyajını yapıyordu. Derin'i sorarsanız, manikür pedikür yaptırıyordu.
Bir hazır olmayan ben, saçlarım biter bitmez soyunma odasına attım kendimi. Yatağın üzerindeki kıyafetimin poşetini açıp üzerime geçirdim.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Kına olduğu için pek iddialı birşey giymek istememiştim. Gerçi bu kına kokteyl gibi birşey olacaktı. Yani sadece kızların olduğu birşey olmayacaktı. Kız erkek, herkes olacaktı.
Kızlarla birlikte benim arabaya bindiğimizde düğünden kaçmış gibi bir halimizin olduğunu fark ettim. Anka'nın tarif ettiği yere geldiğimizde arabayı bir kenara park edip eve girdik. Kına avlusu salonun ortasındaydı. Dışarıda da masalar, sandalyeler vardı. Her yer çok güzel yapılmıştı.
"Kınayı burda yapacağız, sonra dışarıda eğleniriz." Diyen Anka'ya baktım. "Burası sizin eviniz mi?"
Anka başını salladı. İki katlı güzel bir evdi. Kapıdan girdiğinizde sağ tarafta mutfak sol tarafta ise merdiven vardı. Tam karşıda da kocaman bir salon. Kızlarla birlikte dışarıdaki sandalye ve masaları düzedik. İçecekleri, leblebiler vs... masaya koyduk.
Derin'in getirdiği tepsiden bir bardak aldım ve kafama diktim. Bardağı tepsiye bıraktıktan sonra dudağımı yaladım, "Alkol mu vardı kız bunda?"
Derin gülerek başını salladı. "Meyve suyu gibi ama, tadı çok güzelmiş."
Misafirler tek tek gelirken, hepsiyle ayrı ayrı ilgilenmek zorunda kalmıştık.
