Eskişehir'den yola çıktığımızda bu kez en önde Alpaslan ve ben vardık, ortada yine Bulut en arkadaysa Can ve Deniz vardı. Yol sorunsuz gitse de kafamdaki düşünceler beni fazlasıyla huzursuz ediyordu. Teoman'ın artık yaşamıyor olduğu gerçeği beni yeyip bitiriyordu.
Düşüncelerimi bölen, yol çalışması olan bir yerde bir TIR'ın diğerini sollaması oldu. Arkalarından geldiğimiz için onları sollamaya çalışmamız ya da yavaşlamamız gerekiyordu.
Hafifçe frenlere dokunarak yavaşlamaya başladığım sırada
"Yavaşlayın önde her iki şeritte de TIR var." dedim.
Bulut frenlere normalde olması gerekenden daha sert basmış olacak ki dengesini kaybedip savrulurken bir yandan da küfretti. Keskin refleksleri sayesinde kısa sürede durumu toparlasa da artık en arkada o vardı.
"O acemi benimle gel, dediğin için çok teşekkür ederim Devrim." dedi Alpaslan arkasına bakarak.
"Bulut iyi misin?" dedim bir yandan aynamdan onu kontrol ederken.
"İyiyim, yok bir şeyim." dedi Bulut donuk bir sesle.
"Bulut mu? Adın Koray değil miydi senin?" dedi Deniz.
"İki ismim var, birini sadece Devrim kullanıyor." dedi Bulut aynı donuk ses tonuyla.
TIR'lar kendi aralarında yarışmaya başladıkları sırada farı açıp kapatarak onları uyarmaya çalışsam da beni umursamayarak yarışmaya devam ettiler. İçimdeki siniri boşaltmama az da olsa katkısı olan kısa bir küfür etme seansını bitirdiğim sırada Bulut
"Devrim, bizi takip eden iki araç şu an arkamızda!" dedi.
"NE? Onları çoktan ekmiştik ama, bizi nasıl buldular ki?" dedim şaşkınlıkla.
"Nedenini nasılını bilmiyorum ama daha fazla yaklaşırlarsa plakamı okuyabilecek mesafeye gelecekler." dedi Bulut.
Derin bir nefes alıp önümde giden TIR'lara baktım.
"Solla şunları!" dedi Bulut.
"Sollayamayız, sol tarafta yol çok bozuk." dedi Can.
"Aralarından geçeceğiz." dedim kararlı bir ifade ile önüme bakarak.
"Bunu yapmasak mıydı?" dedi Alpaslan hafif şakacı hafif korkulu bir sesle.
"İlk kez Alpaslan'la aynı fikirde olabilirim." dedi Deniz.
"Arada birbirlerine çok yaklaşıyorlar ama o araya bizim denk gelmeyeceğimizi umalım." dedim.
"Geçerken farları kapatın." dedi Can.
"Bizi fark etmeyerek pastırmaya çevirsinler diye değil mi? Ne hoş bir fikir." dedi Deniz.
"Eğer bizim geçtiğimizi fark ederlerse şaşkınlıkla yarışmaya son verirler ama eğer fark etmezlerse o zaman arkamızda olan arabaların bu ikisini sollamasına imkan yok." dedi Can.
"Her ne halt yapıyorsak çabuk yapalım." dedi Bulut gergin bir ses tonuyla.
"Farı kapatıyorum. Bulut sen de biraz rahatla." dedikten sonra gaza sonuna kadar yüklenerek birbirinden daha yeni uzaklaşmış iki TIR'ın arasından geçtim.
TIR'ların yüksek sesi kulaklarımı doldururken hızımı daha da arttırmaya çalıştım, bu kadar hayatta kalmaya çabalarken TIR arasında tost olarak ölmek istemiyordum.
Ben daha TIR'ların arasından yeni çıkmışken Bulut aralarına girmişti bile. Hepimiz ezilmeden TIR'ların arasından geçtikten sonra arkamızdan kasklarımıza rağmen gayet net bir biçimde duyulan bir korna sesi geldi. Ancak korna sesi TIR'lardan değil arkada kalmış arabalardan gelmişti, gerçekten takip ediliyorduk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rakunlar
ActionBaşlangıç Tarihi: 02/02/2017 *Kapak tasarımı için EnesCLK'a sonsuz teşekkürler* Dünyayı on yıllardır kasıp kavuran ancak Türkiye'de hiçbir zaman yeterince ilgi göremeyen motor kulüpleri sonunda aradıkları şansı bulmuş ve büyük bir akım yaratmışlard...