70. Bölüm •Gir

1.5K 183 15
                                    

YAZARDAN NOT: Merhabalar Rakunlarım! Yeni bölüme hoş geldiniz. 

Bu sıralar aksiyon biraz geri planda, ben bu aralara geçiş aşaması derim hep. Ahanda o geçiş aşamalarının birisindeyiz. O yüzden (her ne kadar sizden herhangi bir serzeniş gelmese de -bunun için de teşekkürler-) bunu bildireyim dedim.

Ekleyeceğim başka bir şey olmadığından sizleri yeni bölümle baş başa bırakıyorum. Hepinize keyifli okumalar diliyorum ^-^ Oy ve yorumlarınızı unutmayın lütfen, seviliyorsunuz *-*



Kulüp odasında camdan dışarıyı izlerken kapım çalınca

"Gir." diye seslendim.

Orman başını hafifçe içeri uzatarak

"Devrim, gelebilir miyim?" diye sordu.

"Gel Orman. Ne oldu?" dedim şaşırarak ardından devam etti.

"Bir sorun mu var neden okulda değilsin?"

"Devrim bugün cumartesi." dedi Orman hafifçe gülümseyerek. Ardından elindeki kahvelerden birisini bana uzatıp diğerini ise masamın karşısındaki tekli koltuklardan birisinin önüne bırakarak

"Bunları Cenk gönderdi. Askıda üye olarak kabul edeceğiniz kişileri artık yukarı çağırmanız gerektiğini düşünüyormuş." dedi.

"Tamamdır." dedim ve devam ettim.

"Önce Kafa Parlatan gelsin." 

Orman bu isme hala alışamamış gibi dursa da başıyla beni onaylayarak odadan çıktı. 

Ben masama geçtiğim sırada kapım tekrar çalındı. 

"Gir." dedim metal kahve kupamı elime aldığım sırada.

Odaya önce Cenk sonrasında ise Kafa Parlatan ve en arkada ise Bulaşık girmişti.

Onlar odaya girince ayağa kalkarak gülümsedim ve Kafa Parlatan'ı şaşırtarak onun elini sıktım. Kafa Parlatan daha önce onu hiç görmediğim bir biçimde utanmış ve sıkkın duruyordu.

"Oturun." dedim koltukları göstererek.

Cenk biraz önce kendi kahvesini koydurttuğu yere bana göz kırparak otururken Bulaşık onun karşısına oturmuştu. Kafa Parlatan ise benim masamın tam karşısında ancak biraz uzakta olan iki kişilik koltuğun tam ortasına oturmuştu.

"Bir şeyler içer misiniz?" dedim Bulaşık ve Kafa Parlatan'a bakarak.

Bulaşık 

"Ben çay alırım, sen?" dedi Kafa Parlatan'a bakarak.

Kafa Parlatan 

"Sadece su." dedi.

Henüz gelişmiş bir haberleşme ağımız olmadığından sanki cep telefonları hiç icat edilmemiş gibi Bulaşık bunları merdivenlerden aşağıya Faruk ve Orman'a seslenerek söyledikten sonra mutlu bir ifade ile yerine oturdu.

Konuşmamızın bölünmesini istemediğimden çay ve su gelene kadar sessizliğimizi koruduk. Sonunda Orman onları getirip hızla geri çıktıktan sonra arkama yaslanıp

"Sizi dinliyorum." dedim. Her ne kadar dün Bulaşık ile bu konuyu konuşmuş olsak da bugün, Kafa Parlatan'ı önerek kişi olarak ya onun ya da Kafa Parlatan'ın konuşması gerekiyordu.

Sonunda söze cesaretini toplayan Kafa Parlatan girdi.

"Şu an her ne kadar bir hayli utansam da bunu yapmak zorunda gibi hissediyorum. Yıllarca her şeyim Cehennem Kurtları'ydı Devrim, tek aile onlardı, tek doğru onları bildim. Ve son zamanda sizin öğrendiklerinizden, ortaya çıkardıklarınızdan sonra ben kelimenin en basit anlamıyla kayboldum. 

RakunlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin