4. Bölüm •Kaçış

5.4K 474 77
                                    

YAZARDAN NOT: Merhabalar rakuncuklarım! Bu haftaki bölüme hoş geldiniz.

Diyecek pek bir şeyim yok ama geçen hafta da not yazmadığımdan bir merhaba diyeyim dedim. Merhaba!

Bu aralar pek bir suskunum niyeyse, ama ilham perilerim benim yerime de konuştuğundan sıkıntı olmuyor. Yeter ki onlar konuşsun, ben susmaya da razıyım *fedakarlı yazar emojisi*

Yorum ve oylarınızı eksik etmeyin ki ilham perilerimi besleyebileyim (evet, yorum ve oy yiyor onlar). Sizleri seviyorum, keyifli okumalar *ilham perisi besleyen yazar emojisi*


"Basın gaza!" dedi Can kask yüzünden boğuk gelen bir sesle.

Ancak Teoman'ın ölüp ölmediğini bilmiyorduk ve onu bırakamayacağımızdan hareket edemiyordum. Bulut ise şok geçiriyor gibi duruyordu.

Can bizden hareket gelmeyince motorunu gaza basarak hızla ters yöne çevirdi ve adamlara doğru sürmeye başladı. Adamlar bunu beklemediklerinden bir an afallasalar da sonra tekrar silahlarını kaldırarak hedef aldıkları sırada ne olduğunu anlamadığım bir biçimde yere düştüler.

Can adamlara çarpma niyetiyle sürdüğünden ucu ucuna durdu ve o durunca silahlı adamlara saldıran iki kişi ortaya çıktı. Silahları ellerinden alamayınca enselerine attıkları tekmelerle adamları bayılttıklarında olanları hala algılayamıyor olsam da motorumdan inip hızla Teoman'ın yanına koştum.

Teoman'ın nabzına bakmak için gittiğimde içinde bulunduğu kan gölünü görür görmez ellerim titremeye başlamıştı. Titreyen ellerimle Teoman'ın boynuna dokunduğumda hiçbir şey hissedemedim, nefes alıyor gibi de durmuyordu ancak ellerim bu kadar titrerken emin olmam mümkün değildi.

Ben hala olanların şokunu atlatamamışken Can aceleyle yanıma gelip

"Teoman, uyan!" derken bir yandan da nabzına bakıyordu. Daha sonrasında o da benim gibi Teoman'ın nabzının atmadığına kanaat getirmiş olacak ki kaskını aceleyle çıkartıp suni teneffüs ve kalp masajı yapmaya başladı.

Can, Bulut ve benim şok geçiriyor oluşumuzu telafi edercesine canla başla Teoman'ı hayata döndürmeye uğraşıyordu. O sırada bizi kurtaran iki kişi sokağın, başka bir sokakla kesiştiği yere bir bakış atıp bize bakarak

"Kaçın, bırakın onu. Acele edin!" diye bağırdılar.

Ne olduğunu anlamayarak onlara bakarken ikisi çoktan yanımıza gelip Can ve beni zorla ayağa kaldırarak motorlarımıza yönlendirdiler.

"Ne oluyor?" dedim beni motoruma doğru ittiren benim yaşlarımda gibi duran oğlana.

"Başkaları da geliyor. En az beş kişi, hadi gidelim buradan, yoksa hepimiz öleceğiz." dedi oğlan.

"Teoman'ı burada bırakamayız." dedim.

"Yakın mesafeden iki kez vuruldu. Yaşama olasılığı yok. Biz de geberip gitmeden acele et!" dedi.

Onun arkadaşı ve Can çoktan zıt yöne gidip Can'ın motoruna ulaşmışlardı bile.

Motoruma binip Bulut'a bir bakış attım, kaskı yüzünden yüzünü göremesem de hala şaşkınlıkla Teoman'ın olduğu tarafa baktığını anlayabiliyordum.

"Bulut, çalıştır şu motoru!" diye bağırdım.

Bulut hafifçe sıçrayarak bana baktıktan sonra bir robot gibi istediğimi yaptı ve motorunu çalıştırdı.

Beni buraya adeta sürükleyen oğlana bakarak

"Arkama geç biran önce!" dedim.

Oğlan arkasına son bir bakış atıp arkama oturduğu sırada Can ve onun arkasına oturmuş olan oğlan hızla yanımızdan geçti. Bulut'a önden sen geç diye işaret ettikten sonra Bulut bu kez duraklamayarak gazı kökledi ve motorunu büyük bir ses patlaması eşliğinde tekerini yakarak yola çıktı. Ben de aynı şekilde gaza bastığım sırada arkamızdan bağıran birilerinin sesini duysam da durmayarak köşeyi döndüm ve ana yola çıktım.

RakunlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin