43. Bölüm •Dedikodular

2.6K 238 127
                                    

YAZARDAN NOT: Merhabalar Rakunlarım! Maratonun ikinci bölümüne hoş geldiniz! Lafı fazla uzatmayacağım bu kez. 

Aşağıda karakterlerle soru cevap kısmımızda olacak, oraya da bakabilirsiniz ^-^

Keyifli okumalar. Oy ve yorumlarınızı unutmayın lütfen '-^ Sizleri seviyorum '-'


Hastaneden çıkıp ertesi günü de evde dinlenerek geçirdikten sonra tamamen iyileşmiştim. Kulüp evinde otururken Cenk, kolumun pansumanını yapıyordu.

"İyi haber, bugün hastaneyi gittim iki güne kadar Orhan ile Hakan'ı taburcu edecek gibiler." dedi Cenk ve devam etti.

"Akşam hepimiz onları ziyarete gidebiliriz diye düşündüm. Hem onlar da kendilerine geldiler ve en azından yattıkları yerden sohbet edebilecek kadar iyileştiler."

"İyi fikir. Akşama doğru onları ziyarete gidelim bari." dedim.

Dün, Hakan ve Orhan'ı benim tedavi olduğum hastaneye aldırmıştık, iyi ki de öyle yapmıştık çünkü onların hastanesini değiştirttikten hemen sonra odalarına sürpriz bir baskın yapıldığının haberini almıştık. Onlar çoğunluğu motorcu olan hastalarla aynı hastanedelerdi yani en büyük risk bölgesindelerdi.

Alpaslan, tamirhaneden olanların ağzını öyle bir kapatmıştı ki onların bize saldıracak ne cesaretleri ne de hukuki yolları kalmıştı. Kamera kayıtlarının tamamı bizim elimizde olduğundan Rüzgar'ın işinde usta olan birkaç arkadaşına görüntüleri düzenletmiştik. Artık kamera görüntülerine göre motorcular ile işbirliği yapan tamircilerin bizim tamirhaneye saldırma kısmı varken diğer kısımlar kameralara farklı zamanda gelen cisimler yüzünden kırılmış gibi gözüküyordu. Dün bizimkilerin de acilen kameraları kırması ile hiçbir sıkıntımız kalmamıştı.

Olay gecesi devriyede olan ve kavgadan sonra olay yerine gelen birkaç polis, kameraların o anda kırık olmadığını gören polisler, üstlerinden gelen emirle bu konuda ebediyen susturulmuşlardı. Elbette bu bize pahalıya patlasa da Rakunlar Pub'ın işleri düşündüğümüzden de iyi gidiyordu, mali sıkıntı çekmeden birkaç kavgaya daha karışabilir gibiydik.

"Tamamdır." dedi Cenk kolumu yeni bir sargıyla kapattıktan sonra.

"Sağ ol." dedim gülümseyerek.

Cenk önemi yok dercesine başını salladıktan sonra o da masadaki yerine, benim sağıma oturdu. U şeklinde oturduğumuz masanın başında ben oturduğumdan her üyenin yüzünü ayrı ayrı görebiliyordum. Her biri yorgun olsa da en azından sağlam ve hayattalardı ki bu da benim önceliklerim arasında yer alıyordu.

"Cehennem Kurtları ile olan toplantımızın sonunda konuşma fırsatı bulamadık ne yazık ki." dedim ve devam ettim.

"Ayrıca iki gün de boşuna kaybettik. Herkesin toplantıyla ilgili izlenimlerini duymak istiyorum. Sizce Cehennem Kurtları'nın içine sızabilecek gibi miyiz? Yoksa şüphelenenler ki bence bunların başında Şef ve onun sağ kolu geliyor bize bu kadar kısa zamanda tam anlamıyla güvenemezler mi?" 

Kısa bir sessizlik olduktan sonra sessizliği Rüzgar bozdu.

"Bunun bir önemi var mı? Yani bize güvenseler de güvenmeseler de onların güvenini kazanarak içlerine sızmak ve kanıt bulmak zorunda değil miyiz her şekilde? Yoksa kanıtımız olmadan Şef'i öldürürsek senin de daha önce dediğin gibi kötü olan biz oluruz ve Şef hiç hak etmediği yüksek bir mertebede görülür ki Hells Angels'ın intikam hala alınmadı sanarak bütün kulüpleri yok edeceği gerçeği de var." dedi Rüzgar.

"Bu kadar gün kaybettikten sonra ve en azından benim izlenimlerime göre bize tam anlamıyla güvenmeleri için en azından iki üç aya ihtiyacımız var gibi gözüktüğünden alternatif bir plan yaptım." dedim ve devam ettim.

RakunlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin