YAZARDAN NOT: Merhabalar, yeni bölüme hoş geldiniz. Eh, maratonun bitmesine son bir bölüm kaldı ve ben eğer fazlaca yorum ve oy olursa maratonu uzatacağımı söylemiştim. Şimdilik fazlaca oy ve yorum olmadığından maraton uzayacak gibi durmuyor. Her zamanki gibi yüzlerce okunma varken oy sayısı yerlerde.
Beğenmediğiniz bir yerler varsa lütfen bunu yorumlarda belirtin ki ben de (daha önce de sizlerden rica ettiğim üzere) kendimi geliştirebileyim. Eğer beğenmediğiniz nokta yoksa neden bir yıldıza basmak bu kadar zor geliyor bunu da anlayabilmiş değilim.
Her neyse en azından ben üzerime düşeni yaptığımdan sizleri yeni bölümle baş başa bırakıyorum. Keyifli okumalar.
Hızlı bir karar verip elimdeki palayı hızla Şef'i öldürmek üzere olan adamın koluna savurdum. Adamın palası koluyla beraber yere düşerken adam acı dolu bir çığlıkla artık yarım olan kolunu tutarak yere çöktü.
Şef hayatını kaybetmeye saniyesi kaldığını anladığı anda onu kurtarmamın şoku ile önce bana sonrasında ise Kara'ya baktı. Şef Kara'nın da onu kurtarabilecek müsaitlikte olduğunu ancak yapmadığını idrak ettiğinde kaşlarını çatarak düşüncenin sarsıcılığıyla bir adım geriledi.
Etrafa kısaca bir baktığımda herkesin son kişilerle uğraştığını fark ettim, umuyordum ki Cehennem Kurtları'nın ölen üyesi dışında hiçbir kayıp vermeden bugünü tamamlayacaktık.
Ben de civarda birileri kaldı mı diye arkamı dönerken karnımda hissettiğim yakıcı bir acıyla nefesim kesildi. Arkamı döner dönmez bir saldırı gelmesini beklemediğimden afallamıştım. Hemen karşımda duran ve eli tuhaf bir biçimde karnımın hemen dibinde yumruk biçiminde olan adama baktım. O da şaşkınlıkla bana bakıyordu. Nasıl bir yumruk bu kadar acıtabilirdi? Görüşüm yavaş yavaş kararırken adam elini çekince karnımın içinde hareket eden soğuk demiri hissetmemle bıçaklandığımı anladım.
Acı o kadar yoğundu ki gerçek olamayacak gibiydi, nefes almaya, ses çıkarmaya bile halim yoktu. Yalnızca karnımı ve karnımdaki yarayı, yaradan her kalp atışımla daha da kuvvetli sızan kanı, her kalp atışımla daha da artan zonklamayı hissedebiliyordum.
Adam hala ayakta durmama şaşkınlıkla baktı ve bir hamle daha yapabilmek için elini geri çekti. Birilerinin yardımıma gelmesi için seslenmek istiyordum ama aldığım her nefes benim için işkence gibiydi, birine seslenmek ise imkansızlık düzeyinde zordu.
Herkesin başı kalabalık olduğundan kimsenin beni fark ettiğini de sanmıyordum. Acıyla yüzümü buruşturdum, ucuz bir kavgada ölmek istemiyordum.
Adamın bıçağı karnıma bir kez daha girmeden hemen önce hayatta kalma içgüdüm iradesizliğimin yerini alarak beni harekete geçmeye zorladı. Adamın hamlesini hızlı bir el hareketi ile savurup bıçağı düşürmesini sağladıktan sonra uyuşmaya başlamış parmaklarımla hala sıkı sıkı tuttuğum palayı yarıya kadar adama saplayıp tüm gücümle adamın karnının içinde yarım tur döndürdüm.
Adam dayanamayarak pala ile beraber yere düşerken bir kişi daha saldırırsa kendimi korumak için geriye hiçbir şeyin kalmadığını fark ettim. Bulanmaya başlayan zihnim pala hala elinde olsaydı da fark etmezdi dedi, gerçekten de her şekilde elimi bir kez daha kaldıracak kuvveti bulamayacağımdan neredeyse emindim.
Vücudum ani bir soğuk ter dalgasıyla sarsılırken kendimi; bu anda kalmak için, kapanmaya çalışan zihnime karşı savaşmak için, şoka girmenin kıyısında dolanan bedenime karşı savaşmak için zorladım.
Kalbimin her atışıyla başım ve karnım daha çok zonkluyordu, bilincim beni her an kapanmakla daha da tehdit ediyordu ancak bununla savaşırsam, sadece biraz daha dayanırsam beni fark edeceklerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rakunlar
ActionBaşlangıç Tarihi: 02/02/2017 *Kapak tasarımı için EnesCLK'a sonsuz teşekkürler* Dünyayı on yıllardır kasıp kavuran ancak Türkiye'de hiçbir zaman yeterince ilgi göremeyen motor kulüpleri sonunda aradıkları şansı bulmuş ve büyük bir akım yaratmışlard...