32. Bölüm •Sürpriz

2.8K 338 63
                                    

YAZARDAN NOT: Merhabalar, yeni bölüme hoş geldiniz. Normalde bu bölümü dün yayımlayacaktım ancak dün çok çok hasta olduğumdan bölüm bugüne kaldı. Bu bölüm bu haftanın değil yani, bu hafta başka bir bölüm gelecek.

Keyifli okumalar.


Ankara'ya döner dönmez Alpaslan bana üç kez emin olup olmadığımı sorduktan sonra fotoğrafı Gri'ye postaladık. Fotoğrafı bizzat ben seçmiştim, çekilenlerin içinde en iyisi olan, Selin'in hülyalı gözlerle Can'a baktığı ancak Can'ın yüzünün gözükmediği fakat Rakunlar yeleğinin bir hayli belirgin olduğu fotoğrafı seçip altına kendi el yazımla 'Bize daha ne kadar yaklaşmak istiyorsun Gri?' yazıp mektubu kapatmış ve Devrim Yıldız'dan Gri'ye sevgilerle yazmıştım.

Mektubu Rüzgar kimselere fark ettirmeden Sürü'nün kulüp evinin postasına atıp gelmişti. Şimdi gelecek herhangi bir hareketi bekliyorduk. Ailemi, Can, Rüzgar, Alpaslan ve Deniz'in ailesini zar zor ikna ederek iki haftalık bir yurt dışı seyahatine göndermiştik. Ailelerimiz bunu ilk başta kabul etmemek için ayak diretseler de hem birbirlerini tanımak için iyi bir fırsat olacağını hem de iyi bir evlat olmamızın önüne geçmemeleri gerektiğini söyleyerek onları zar zor ikna etmiştik.

Ancak hem annesi hem de babası doktor olan yani serbest meslekle uğraşmayan tek insanlar olarak Cenk'in ailesi gelmeyi kesinlikle reddetmişlerdi. Hem işkolik oluşlarından hem de önümüzdeki üç buçuk ay için her güne ameliyat planladıklarından yurt dışına gitmek bir seçenek değildi. Böylece her ne kadar yeni bir üye olduğu için Cenk'in ailesine dokunacaklarını düşünmesem de Bulut, Cenk ve Can'ın onları sürekli göz hapsinde tutmalarını istemiştim.

Anne babamız ülkede olmadığından çok daha rahat olan Bulut'la da aramız düzelmişti. Bu yüzden Cenk'in ailesini korumak için gidenlerin arasında olmaktan hiçbir rahatsızlık duymamıştı.

Kulüp evimizin alt katında volta atıp duruyordum Gri yaklaşık yarım gün önce mektuba ulaşmıştı, Rüzgar mektubun posta kutusundan bir çaylak tarafından alınıp büyük bir dehşet içerisinde Gri'ye götürülmesini gördükten sonra buraya dönmüştü. Şimdi Gri'nin hamle sırasıydı ve beklediğim her saniye sinirlerim daha da geriliyordu. Ancak mantıklı kalabilmemi sağlayan tek şey içimde her dakika durmadan büyüyen intikam ateşiydi. Yalnızca ailem için olan da değil, ondan da fazla Teoman'ın intikamını almak için yanıp tutuşuyordum.

"Gri'nin kızı Ankara'da. İlk uçakla getirtmiş." dedi Rüzgar.

"Bunu nereden biliyorsun?" dedim şaşırarak, gerçi Rüzgar internetten bir şeylere ulaşmak konusunda inanılmaz yetenekliydi ama yine de kendinden bu kadar emin konuşması beni şaşırtmıştı.

"Bugün gittiğimde kulüp evini tamamen gören bir açıyla gizli bir kamera yerleştirdim." dedi Rüzgar rahat bir ses tonuyla.

Şaşırsam da gülümseyerek

"İyi düşünmüşsün." dedim.

"Ama Gri, kızını kulüp evine mi getirtti?" dedim neden böyle bir şey yaptığını anlamlandıramayarak.

"Evet." dedi Rüzgar ve kaşlarını çatarak ekrana daha da yaklaştı ve 

"Kız şimdi kulüpten çıkarılıyor. En az yirmi koruma var ve Sürü'den de dört beş adam onunla gidiyor. Muhtemelen evine götürüyorlar kızı ve kız tamamen afallamış ve biraz da sinirli duruyor." dedi.

"İşler istediğimiz gibi gidiyor, hadi bakalım." dedim sandalyeme otururken. Ardından Can'a mesaj atıp yaklaşık iki- üç saat sonra kıza mesaj atmasını söyledim. Selin, aklı hala karışıkken kandırılması en kolay zaman dilimindeydi. Can'la o kadar tesadüf eseri karşılaşmıştı ki olanlara inanamıyor olmalıydı, bir de Can'ın kötü olduğuna inanmak istemeyişi de olmalıydı tabii. Bu durumda Can kendisinin de kullanıldığına dair mesaj atar ve esas suçu Rakunlar'a atarsa o zaman kızla konuşmaya devam edebilirdi.

RakunlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin