YAZARDAN NOT: Merhabalar Rakunlarım! Yeni bölüme hepiniz hoş geldiniz! Ocak başında olan sınavlarım hayli yaklaştığından ve ben çoktan kütüphaneye kapandığımdan Ocak ayına kadar bir başka bölüm gelir mi bilemiyorum ancak bulduğum ilk boş zamanda yeni bölüm yazmak için bilgisayar başına oturacağım.
Gelelim bir başka mevzuya. Bölümlere yaptığı harika yorumlarla beni oldukça mutlu eden @HazanSarac'a sonsuz teşekkürler ^-^ Bu bölümü de kendisine ithaf ediyorum, tekrar teşekkürler kuzum ^-^
Sonraki bölümde görüşene kadar kendinize iyi bakın ^-^ Sizleri seviyorum ^-^ Keyifli okumalar
Ateş'i kafası karışık bir halde orada bırakıp yola çıktım. Yolda Cenk'i aradım.
"Devrim?" diyerek telefonu açtı Cenk.
"Orman ve Faruk'un başı dertte. Biran önce onların okulunda buluşalım." dedim ve devam ettim.
"Sen herkesi topla."
"Tamamdır, herkese haber veriyorum ama Can ve Eftelya burada değil, Can onu bir yere götürdü ve sanırım orada da telefon çekmiyor. Biraz önce onu bir şey sormak için aradığımda ulaşılamıyor dedi." dedi Cenk.
"Tekrar dene. Olmuyorsa elinde kim varsa topla gel." dedim ve devam ettim.
"Boran'ı orada bırak, onun dövüş yeteneklerinden emin değiliz."
"Tamamdır. Orada görüşürüz." dedi Cenk ve telefonu kapattı.
Elimden geldiğince hızlı gitsem de Kızılay'dan çıkana kadar hızımı pek artıramamıştım. Ama Kızılay'dan çıktıktan sonra motorumun son hızı sayılan 180 km hıza çıkmıştım. Bu kadar ağır bir motorla bu hızda gitmek pek mantıklı olmasa da şu an mantık işimi çözmeye yetmiyordu.
Orman'ın sesindeki endişe beni fazlaca etkilemişti. Bizimle birkaç kavgaya da girmiş olan Orman daha önce hiç böyle bir korku emaresi sergilememişti. Orman'ın sesindeki bu korkunun onun çoktan masum birine ölümcül bir zarar vermiş olmasından kaynaklanmadığını umdum, Orman benimle konuşabildiğine göre kendisi çok da kötü durumda olamazdı.
Ancak Faruk'a olan herhangi bir şeyde Orman yerle bir olacağından olan olay her ne ise Faruk'a da olmuş olabilirdi. Onların okula motorlarıyla gitmelerine izin veriyorduk ve eğer kaçabilecek kadar iyi durumda olsalar çoktan kaçmış olacaklarını düşünmeden edemiyordum.
Askıda üyelerimizden en küçük ikisinin içinde bulunduğu tehlike her ne ise ben oraya ulaşana kadar ciddi bir şey olmamasını umuyordum. Durumun kötü olmamasını ve Orman'ın boşuna panik yapmış olmasını umuyordum. Ama işler ne zaman benim umduğum gibi gitmişti ki? Okula varmama az bir süre kala Alpaslan'ı arayıp aramamayı düşündüm. İçimdeki ses onu aramamı söylese de şu an ne olduğundan emin olmadığımdan ondan ne isteyeceğimi de elbette kestiremiyordum, onu belki de kuru bir panik yüzünden buraya çağırmak da istemediğimden şimdilik aramaktan vazgeçmiştim.
Okulun önüne yaklaşınca fark ettiğim kalabalıkla yüreğim sıkışsa da motorumu bağırttırarak insanların dikkatini kendime çektim ve kalabalıkla aramızda yirmi metre kala durarak kaskımı çıkardım.
Okulun önündeki manzara bugüne kadar gördüklerimin tamamından farklıydı. Okulun bahçe kapıları kapalı ve kilitliydi, elinde copundan başka hiçbir şeyi olmayan güvenlik görevlisi korkuyla dışarıdaki kalabalığa bakıyordu. Aralarında orta boylu bir demir kapı ve çit dışında hiçbir şey olmadığını düşünecek olursak bu korkuda haklıydı da.
Güvenlik görevlisinin arkasında ise birkaç erkek öğretmen ve hademe duruyordu. Onların arkasına kadın öğretmenler telefonla birilerini arıyorlardı, büyük ihtimalle polisi. Kadın öğretmenlerin birinin arkasında ise Orman ve Faruk vardı, birkaç erkek öğrenci de hocalarıyla tartışarak bahçede durmaya, olası bir kavgaya karışmaya hazır bir biçimde bekliyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rakunlar
ActionBaşlangıç Tarihi: 02/02/2017 *Kapak tasarımı için EnesCLK'a sonsuz teşekkürler* Dünyayı on yıllardır kasıp kavuran ancak Türkiye'de hiçbir zaman yeterince ilgi göremeyen motor kulüpleri sonunda aradıkları şansı bulmuş ve büyük bir akım yaratmışlard...