11. Bölüm •95

3.8K 405 88
                                    

YAZARDAN NOT: Merhaba benim Rakuncuklarım! Sonunda bir bilgisayarım ve bir internetim olduğundan ışık hızında aranıza geri dönüş yaptım! *Flash'lı yazar emojisi*

Ben internetsizlik yüzünden buralardan sürülmüşken ailemizin daha da büyüdüğünü gördüm ve mutluluktan kalbim fırlayıp bir kez daha Wattpad'e yerleşti.

Döner dönmez bir de ne göreyim Rakunlar, aksiyon kategorisinde 21. sıraya yerleşmiş! Üstüne bir de beş bin okunmayı geride bırakmışız *!havai fişek!*. Sizleri çok çok pek çok seviyorum.

Bundan sonraki bölümü de hızlı atmaya çalışacağım lütfen oylarınızı ve özellikle satır içi yorumlarınızı eksik etmeyin!

Bir kez daha sizleri sevdiğimi söyleyerek sizleri bölümle baş başa bırakıyor ve sizleri rakunluyorum efendim! Rakunlu kalın!





Çığlıkların geldiği yöne doğru baktığımızda her yöne doğru koşuşturan kalabalık yüzünden ilk başta hiçbir şey göremedim. Sonrasında ise kalabalık kaçışarak dağıldığında yaklaşık yirmi metre ilerimizde duran maskeli dört kişiyi gördüm.

Baştan ayağa simsiyah giyinmişlerdi, yüzlerinde de genel renklerine uygun olan siyah bir maske takılıydı. Üzerlerinde olan tek renk siyah tişörtlerinin üzerindeki fosforlu bir turuncuyla 95 yazıyordu.

Hepsinin fiziğinden erkek oldukları anlaşılıyordu. En önde duran, boyu 1.80'den biraz uzun gibi gözüken kişi

"NEREDESİN?!" diye bağırdı büyük bir öfkeyle. Sesi kalabalığın sesine karışsa da hemen hemen herkes, onun bu kadar yüksek sesle bağırarak çatlattığı sesini duymuştu.

İnsanları korkutup kaçıran ne bağıran oğlanın sesi ne de siyahlar içinde olmalarıydı, insanlar etrafa doğrultulmuş belli birini arayan dört tane silahın menzilinden kaçıyorlardı.

Silahlara ikinci bir kez bakmadan motorlarımıza doğru koşmaya başladık. Bu okulda muhtemelen belayla bizim kadar iç içe başka kimse yoktu ve Teoman'ın öldürüldüğü geceden beri kabuslarımda defalarca kez öldürülmüştüm. Silahlıların bizi arayıp aramadığından emin olmasam da bunu yakından test etmeye meraklı değildim.

Motoruma varma mücadelesi içerisindeyken aklımdan Teoman'ı öldürenlerin sonunda izimizi bulup bizim peşimizden geldiği düşüncesi çıkmıyordu.

Motorlarımıza biner binmez kontağı çevirip motorlarımızı çalıştırdık. Diğerlerinin çıkabilmesi için onlarınınkinin arkasına park ettiğim motorumu hızla hareket ettirdim. Gitmeden önce merakıma yenik düşerek silahlılara son bir bakış attım ve sonunda hepsinin silahının tek bir noktada sabitlendiğini gördüm. 1.90 boylarında, geniş omuzlu birinin üzerinde...

Biraz önce bağıran kişi Rüzgar'a bakarak bir şey söylese de hala çığlık atmakta olan oğlanın sesini; arada olan mesafe, kalabalık ve kaskımın seslerin bir kısmını kesmesi yüzünden ne dediğini duyamamıştım. Yine de Rüzgar'ın öldürülmek üzere olduğunu anlamam için oğlanın söylediklerini duymama gerek yoktu.

Gazı kökleyerek kaldırıma çıkıp ardından indim ve konser alanının içinde kaçışan insanları ezmemeye özen göstererek silahlı dört kişinin yaklaşık bir metre önünde duran Rüzgar'a doğru sürdüm.

Aramızda beş metre kala zaten çok da hızlı olmayan motorumun frenlerine asılarak sol ayağımı yere koydum ve motoru etrafımda yarım tur döndürerek silahlıların üzerine gidiyormuş gibi gözükmesini sağladım. Sonrasında Rüzgar'a

"Arkama atla, hemen!" dedim.

Rüzgar ben daha cümlemi bitirmeden arkama oturmuştu bile. Rüzgar oturur oturmaz gazı kökledim ve silahlı dört kişi ne olduğunu daha yeni yeni idrak ettiği sırada hızla uzaklaşmaya başladık.

RakunlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin