YAZARDAN NOT: Merhabalar pek sevgili Rakunlarım! Biliyorum çok kötü bir yazarım *utanç içinde hıçkırıklara boğulan yazar emojisi*
Geçen bölümde söz verdiğiniz gibi yorum yapmanıza rağmen çok hasta olduğumdan (gerçekten çok hastaydım, böbreklerimin ağrısından iki saat uyuyamamıştım o hasta halime rağmen) bölüm yazamadım. Zaten nefes bile alamıyordum ki nefes alamadığımdan geceleri uyuyamayıp iyileşemedim. Tam bir zombi örneğiydim o sıralar.
Geçen hafta ise iki tane vizem kapıya dayanmış olduğundan (bu hafta iki sınava girdim) kütüphanede yaşam sürdüm. Ama bu hafta sınvalarımı bitirir bitirmez işte buradayım!
Esas sınavlarıma yaklaşık bir ay kaldığından tehlike çanları benim için hayli şiddetli çalsa da sınavlara kadar bölümleri düzenli atmaya devam edeceğim. Sınav haftası ne yazık ki (yaklaşık on gün arka arkaya sınav olduğumdan) bölüm atamayacağım. Sonrasında ise bir aylık tatilim olduğundan (evet bizim üniversitemiz bir ay tatil yapıyor ^-^) şenlik var, arka arkaya bölümler atamayı planlıyorum bakalım ^-^
Lafı daha fazla uzatmadan sizi buram buram aksiyon dolu bu bölüme geçiriyorum.
Oy ve yorumlarınızı unutmayın lütfen, sizleri pek çok seviyorum ve sizleri Rakunluyorum!
Başlama çizgisinin önünde altmıştan fazla yarışçıyla beklerken kalbim kulaklarımda atıyordu. Kendimi her an kötü bir şey olacakmış gibi huzursuz hissediyordum. Bütün aksiliklere karşı önlemimi almıştım, motorun mekaniğini kendim üç kez kontrol ettirmiş bir de ne olur ne olmaz diye bir tamirciye de göstermiştim.
Yarışı düzenleyenler ise gizliliği korumayı her nasılsa başarmışlardı. Yarışçılar dışında ne parkuru öğrenebilen olmuştu ne de mekanı. Elbette polisler yarışların Miami'de yapılacağını öğrenmişlerdi ama Cenk'in katıldığı yarışın bilgileri sızdırıldığından polisler büyük bir ihtimalle oraya gideceklerdi. Cenk'in katıldığı yarış, tam tahmin ettiğimiz gibi, şaşırtma çıkmıştı ancak Cenk yine de katılacaktı çünkü yarış sızdırılan bilgilerden daha farklı ancak oraya yakın bir mekanda olacaktı ve yarış yaklaşık on dakika kadar süreceğinden polislere yakalanma olasılıkları gerçekten azdı.
Altmış motorun hazırda beklerken çıkardığı gürültüler, konteyner gemisinin üzerinde rastgele yerleştirilmiş spot ışıklarının kaskıma yansıması, tuzlu deniz havasının kokusuna rağmen kendimi gerçeklikten kopmuş gibi hissediyordum.
Hazır pozisyona geçmemiz için kırmızı ışıkları yaktılar. Uluslararası renk sistemini kullanacaklardı: kırmızı, sarı ve yeşil. Hem sessiz hem de herkes tarafından bilinen bu renklerle hata payını daha da düşürüyorlardı.
Kontağı çevirerek motoru çalıştırdım ve frenleri tutarken gaz verdim. Çıkan sesle ruhum sanki bedenime geri dönüyor, olaylar gerçekçilik kazanmaya başlıyordu.
Kenarda biralarını içerken drone'ları ile yarışı en iyi açıdan yakalamaya çalışan ve bir yandan da canlı yayını başlatan insanlara imrenerek baktım. Onlar yarışı düzenleyen kişilerdi. Yirmi beş bin Dolarlar çoktan toplandığından yarışı düzenleyenler için sıkıntılı kısım bitmişti. Bundan sonra kimin kazandığının, kimin kaybettiğinin ya da kimin öldüğünün onlar için bir önemi yoktu.
Bense işin daha başındaydım. Yarış parkuru bugüne kadar gördüğüm en uzun ve en tehlikeli parkurdu. Yirmi beş bin Doları çoktan verdiğimden eğer kaybedersem yaklaşık yüz bin lirayı çöpe atmış olacaktım, üstüne üslük ölmeyeceğimin garantisi de yoktu. Ama omuzlarıma en çok yük bindiren giydiğim Rakunlar yeleğiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rakunlar
ActionBaşlangıç Tarihi: 02/02/2017 *Kapak tasarımı için EnesCLK'a sonsuz teşekkürler* Dünyayı on yıllardır kasıp kavuran ancak Türkiye'de hiçbir zaman yeterince ilgi göremeyen motor kulüpleri sonunda aradıkları şansı bulmuş ve büyük bir akım yaratmışlard...