YAZARDAN NOT: Merhabalar Rakunlarım! Yeni bölüme hoş geldiniz. Çok uzun zamandır yoktum, bunun için özür dilerim *üzgünlü yazar emojisi*
Ancak sınavlarım biter bitmez teyzem doğum yaptı (yaklaşık 15-20 gün önce) bu yüzden sürekli oraya gidip gelmek ve şehir dışından gelen misafirlerle ilgilenmek derken pek zaman bulamadım.
Lakin bu kez kendimi affettireceğimden emin olabilirsiniz, bir sonraki bölümde affetmiş olursunuz takribi ^-*
Yaklaşıyordu yaklaşmakta olan...
Her neyse daha fazla saçmalamadan sizleri yeni bölümle baş başa bırakayım.
Oy ve yorumlarınızı unutmayın lütfen ^-^
Keyifli okumalar. Sizleri seviyorum ^-^
Ufaklık ile ifadelerimiz alınırken farklı odalara alınmıştık. Tıpkı Ufaklık'a da söylediğim gibi yalnızca gerçeklere bağlı kalmıştım.
Orman'dan işlerin yolunda olmadığına dair telefon aldıktan sonra bizimkilere de haber vererek okula doğru yola çıkmıştım. Onlarca erkek bana saldırana kadar kimseye saldırmamış ve kimseyi öldürmemek için dikkat etmiştim. Bizimkiler geldikten sonra sayı üstünlüğü hala karşı tarafta olmasına rağmen kimseyi öldürmemiştik. Daha önce yaralanan öğretmene yardım etmiş, kendi kanında boğulmasınlar diye kendi yaraladığımız adamlara müdahale etmiştik.
Altı saat sonra savcı gitmemize izin vermişti, her ihtimale karşı şehirden çıkmamamızı söylemişti ancak böyle bir yasağın olduğunu sanmıyordum, en azından şimdilik.
Karakoldan çıkar çıkmaz yüzümüzde patlayan flaşlara karşı normalde davranacağımdan çok daha sabırlı bir biçimde davransam da Ufaklık'tan ürken gazeteciler yine de bir miktar uzaklaşmışlardı. Biz de bu uzaklaşmadan yararlanarak bir taksiye atlamıştık. Taksiye binmeden hemen önce etraf kalabalık olmasına rağmen yine de yeleklerimizi saygıyla çıkarıp katlayarak taksiye binmiştik, ne olursa olsun bazı kurallar insanın ruhuna işliyordu.
Kulüp evine giderken her ikimiz de tek kelime konuşmamıştık. Taksiden inerken Ufaklık parayı ödemiş ve üzerini almamıştı.
Biz kulüp evine varır varmaz Alpaslan ve Deniz de motorlarının kontaklarını hemen arkamızdan kapatmışlardı. Her ikisinin de rengi atmıştı.
Taksici meraklı durmasına rağmen hayatta kalma içgüdüsü ağır basmış olacak ki oyalanmadan uzaklaşırken
"İçeride konuşalım." dedim kulüp evine doğru yürürken.
Bizim geldiğimizi görünce kulüp evinin kapısı açılmıştı ve Faruk ağlayarak yanında Boran ve Orman'la bana doğru geliyordu.
"Devrim, çok özür dilerim-"
"Özür dilemene gerek yok Faruk, bu kulübün tehlikede olan her üyesi için aynısı yapılırdı. Sorun yok." dedim ve devam ettim.
"Önce içeri girelim."
Bizi takip eden ya da drone gibi teknolojik aletler kullanma olasılığına sahip gazetecilere görünmemek için acele ediyordum. Her ne kadar bizi görüntülemeleri konusunda bir sorun olmasa da yine de görüntülenmemek her zaman daha iyiydi. Hele yüzü henüz bilinmeyen üyelerimizin yüzlerinin bilinmez kalması bizim için en iyisiydi.
İçeri girdikten sonra herkesin tam olduğunu görerek
"Toplantı odasına." dedim bir yandan yeleğimi giyerken.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rakunlar
ActionBaşlangıç Tarihi: 02/02/2017 *Kapak tasarımı için EnesCLK'a sonsuz teşekkürler* Dünyayı on yıllardır kasıp kavuran ancak Türkiye'de hiçbir zaman yeterince ilgi göremeyen motor kulüpleri sonunda aradıkları şansı bulmuş ve büyük bir akım yaratmışlard...