YAZARDAN NOT: Merhabalar Rakunlarım! Yeni bölüme, maratonumuzun dördüncü bölümüne hoş geldiniz ^-^
Şimdi normalde maratonun son bölümü bir sonraki bölüm olacaktı ancak ne fark ettim? Biz 150.000 okunmayı gerimizde bırakmışız! *havai fişek festivalisi*
Ben de dedim ki madem 150.000 okunmayı geçtik o zaman maratonu üç bölüm daha uzatayım, evet gerçekten de bunu dedim.
O yüzden de maratonumuz toplam sekiz bölüme uzatılmıştır efenim. Hem bunun hem de 150.000 okunmanın şerefine sizlerden bol bol yorum bekliyoruuum ^-^
Oy ve yorumlarınızı unutmayın lütfen ^-^ Sizleri pek çok seviyorum, keyifli okumalar ^-^
Herkesin pansumanı bittiğinde (Bulaşık ve Cenk pansuman yaptırmamıştı) hastaneden çıkmak için hareketlenmiştik. Bu sırada Ateş yanıma gelerek
"Biraz vaktiniz varsa birlikte çıkalım diyeceğim ama sanırım şu sıralar pek bol vakitli değilsinizdir?" dedi.
"Kulüp evine mi gelmek istiyorsun?" dedim şaşkınlığımı gizleyemeyerek.
"Hayır." dedi Ateş hafifçe gülümseyerek devam etmeden hemen önce.
"Böyle bir günün sonrasında kulüp evine gelip Bulaşık tarafından imha edilmek için pek hevesli değilim. Yalnızca belki bu aralar bir gün buluşabiliriz diyecektim. Diğerlerine anlatamayacağın şeyler olması ihtimaline karşın, başkan olarak sorumlu olmadığın birisiyle dertleşmek iyi gelebilir belki."
Ateş'e kısa bir süre baktım. İyi miydi kötü mü? Buna nasıl karar verecektim. Ya da objektif olarak karar verebilecek miydim? Doğrusu zor zamanlarımda yanımda olan Ateş gerçekten de dertleşecek olsam belki de gideceğim ilk isim olurdu, böyle bir durumda onun hakkında gerçekleri tam anlamıyla görebilir miydim?
"Elbette. Seni ararım." dedim hafifçe gülümseyerek.
Ateş biraz şaşırsa da memnun bir şekilde gülümsedikten sonra
"Seninkileri daha fazla bekletme. Hepsi oldukça sinirli duruyor." dedi.
"Görüşürüz." diyerek kapıda beni bekleyen üyelerin yanına doğru yürüdüm.
Doğrusu bu kez Şef'i öldürdükten sonra hissettiğim kadar kötü hissetmiyordum. Öldürdüğüm adamı tanımadığımdan mıydı yoksa gerçekten başka şansım olmadığından ve aslında öldürmek için saldırmadığımdan mıydı bilmiyordum. Belki de yalnızca alışmıştım. İnsanın öldürmeye alışması gibi bir şey mümkünse tabii.
"Kulüp evine gidiyoruz." dedim motoruma binmeden hemen önce.
"Ve eğer konuşmak istediğiniz gerçekten önemli bir şey varsa ya şimdi söyleyin ya da kulüp evinden çıktıktan sonra." diye ekledim.
Kimseden ses çıkmayınca motorumu çalıştırıp en önde yerimi aldım.
Kulüp Evine gelince motorumu Kulüp evinin önüne park ederek esaslı bir küfür savurdum. Hemen arkamdan motorunun kontağını kapatan Cenk de en az benimki kadar şık bir küfür ettikten sonra
"Burada ne olmuş böyle?" dedi.
"Üçüncü dünya savaşı?" dedi Deniz delik deşik olmuş bahçemize bir göz atarak.
"Can?" dedim bu işten haberi olabilecek tek kişiye seslenerek.
"Her şey yolunda." dedi Can ve devam etti.
"Orada burada insan bedeni parçası bulursanız korkmayın."
"Şakanın sırası değil. Ne dönüyor burada?" dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rakunlar
ActionBaşlangıç Tarihi: 02/02/2017 *Kapak tasarımı için EnesCLK'a sonsuz teşekkürler* Dünyayı on yıllardır kasıp kavuran ancak Türkiye'de hiçbir zaman yeterince ilgi göremeyen motor kulüpleri sonunda aradıkları şansı bulmuş ve büyük bir akım yaratmışlard...