7. Bölüm •Karşıyaka

5K 404 150
                                    

YAZARDAN NOT: Merhabalar efendim, bir bölüme daha hoş geldiniz.

Şu an kendimle gurur duyma aşamasındayım, uzun zamandır gevezelik yapmadığımdan sebebini sizlerle de paylaşıp biraz gevezelik edeceğim.

Bu hafta Apollon'un Tuşu'na üç yeni bölüm yazmama rağmen, yarın imza günü için İzmir'e gideceğimden hazırlık yapmama rağmen, hasta olmama rağmen, bir de üşengeç de olmama rağmen sözümü tutarak buraya da bu haftaki bölümü yetiştirmeyi başardım, şu an Taha'dan(Taha'yı bilen tayfa burada mı ^-^) hallice bir egom var diyebilirim *Taha'lı yazar emojisi* (En sevdiğim emojilerimden birisi bu oldu *-*)

Konuşasım var ama söyleyecek bir şey bulamadım iyi mi? *dumura uğramış yazar emojisi*

Hah, söylemem gereken bir şeyi hatırladım, bu bir geçiş bölümü olduğundan altı bölümdür süren aksiyonumuza biraz ara verme zamanı geldi gençler. Ancak birdahaki bölüme yine normale döneceğiz, aksiyon kaçış bölümlerinde olduğu kadar olmasa da yine de devam edecek elbette. Daha da ilerleyen bölümlerde aksiyonu direkt damardan enjekte etmeyi planlıyorum, bakalım ^-^

Her neyse bu kadar gevezelik de yeter bence, sizlere keyifli okumalar Rakunlarım *-*

Oy ve rakun içi yorumlarınızı unutmayın lütfen, sizleri rakunluyorum *expecto rakuntonum diyerek sahte asasıyla sizleri dürtükleyen yazar emojisi*


Bir cenaze ne kadar kalabalık olmalıydı bilmiyordum, hayatım boyunca başka cenazeye de katılmamıştım ancak mezarlığa yaklaşık beş yüz kişi kadar gelmişti, camide ise bunun en az iki katı kadar vardı.

Tabutu taşıma kısmına gelene kadar farklı motor kulüpleri (Teoman'a saygı gösteren birçok kulüp vardı ve her ne kadar Cehennem Kurtları ile iktidar mücadelesi içerisinde olsa da Sürü'den de katılanlar olmuştu) bir aradayken olduğundan çok daha sakin olan ortam birden tersine dönmüştü.

Bulaşık ve Ufaklık sırtlarında Sürü'nün ceketleri ile katıldıklarından Cehennem Kurtları ile, özellikle Şef ve en yakın adamları ile ciddi bir tartışma yaşamışlardı. Şef ve en yakın adamları Bulaşık'a dokunamamış olsalar da (Ufaklık onlara yaklaşan herkese haddini bildireceğinden kimse buna cesaret edemiyordu) Bulaşık Şef'in adamlarına bir- iki yumruk isabet ettirmiş gibiydi. Yine de Bulaşık bile Şef'e bulaşmamıştı, galip çıkamayacağı bir kavgaya girmeyecek kadar akıllıydı.

Bunca olaydan sonra Şef ve en yakın adamları beklenenin aksine tabuta ellerini bile sürememişlerdi. Bulaşık, Ufaklık, Can, Bulut ve tanımadığımız, hiçbir motor kulübüne üye olmayan Teoman'ın iki yakın arkadaşı tabutu taşımışlardı.

Mezarlık bekçisi bu büyük ve çoğu motorlu olan kalabalığı görüntülemek için cep telefonunu kullansa da birkaç kanaldan gelen profesyonel kameramanlarla yarışamayacak gibiydi.

Teoman'ı kazasız belasız defnettikten sonra ruhumun bir parçasını da Teoman'la gömmüş gibi hissediyordum. Teoman'ın ölümü, onu öldürenler, Teoman'ın ölümünün ardından yaşananlar beni değiştirmişti, hayatım boyunca unutmayacağım anlar yaşamış, hayatım boyunca unutamayacağım şeyler düşünmüştüm.

Bulaşık ve Ufaklık bizim motorlarımızı yakıp bizi Manisa'da bıraktıktan sonra düşünmek ve bunalıma girmek için fazlasıyla zamanım olmuştu. Yıldız Teyze'nin de dediği gibi ev, içinde bu kadar insan varken olamayacak kadar sessizdi. Bulut ve Can kafayı yememek için Teoman'ın defterine gömülmüş ve üç gün içerisinde üç kez baştan sona kadar okumuşlardı. Bense kendimi sürekli motorlarımızın yakıldığı yerde buluyordum, sigorta şirketi çoktan gelip bakmıştı ve kundaklama olduğu yönündeki iddialarımızı kabul etmişlerdi ancak ben buraya gelmeye devam ediyordum. Motorlarımızdan geriye kalan küllerin izine bakarak motor kulübü geleceğimin de motorlarımızla aynı kaderi paylaşıp paylaşmayacağını düşünüyordum.

RakunlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin