YAZARDAN NOT: Merhabalar Rakunlarım! Bu haftaki bölüme hoş geldiniz.
Söyleyecek pek bir şeyim yok, yalnızca bu aralar gerçekten çok yoğun olduğumdan bölümü kontrol etme fırsatım olmadı, hatam varsa affola.
Sizleri seviyorum oy ve yorumlarınızı unutmayın lütfen, keyifli okumalar <3
Can'dan gelen mesaj yüzünden sinirlerim zıplamış kulaklarımdan dumanlar çıkmaya başlamıştı. Can'ı arayıp ulaşamayınca bilerek telefonunu kapattığını anladım, Allah bilir neredeydi.
Telefonum çalmaya başlayınca telefonuma bakıp arayanın Rüzgar olduğunu gördüm. Telefonu açınca Rüzgar
"Devrim merhaba, bugün Can ile ben motor pratiği yapacaktık ancak Can bana bugün seninle çalışacağımı söyledi. Ben de emin olamadım yani sen bunu kabul etmemişsindir gibi geldi ama şimdi Can'a da ulaşamıyorum." dedi bir çırpıda.
"Hazırlan okulun önüne gel seni oradan alacağım. Gelirken de motorcu çizmesi giy." dedim ve telefonu kapattım.
Can bana Rüzgar'ı bir günlük eğitme işini kilitlemişti bile. Akşama yarış olmasa bile beni zor durumda bırakan bir görevdi, hem Rüzgar'a hala alışamamıştım hem de finallerim yeni bitmişken tatilimin tadını çıkartmak için çok daha güzel yollar vardı.
Ocak ayından beklenmeyecek derecede yumuşak ve güneşli bir gündü, bahçede yuvarlanmak için ideal...
Odamın penceresinden çimlere, bahçede hem üşüyüp hem sıcak çikolata ile içimi ısıtırken film izleyebileceğim uzun saatlere, hamağa sereceğim elektrikli battaniye ile ısınırken kitap okuyabileceğim saatlere acı içerisinde veda ettikten sonra hızla üzerimi değiştirip sırtıma Rakunlar ceketimi geçirdikten sonra evden çıktım.
Neyse ki yazın ve kışın kullanmak üzere bir deri yelek bir de deri ceket yaptırmıştık. Kışlık olan deri ceketimiz sıcak tutmak konusunda baya başarılı olduğundan ısınmak için başka hiçbir şeye ihtiyaç duymuyorduk, fermuar arasından sızan soğuğa ise yapacak hiçbir şey yoktu, Ankara soğuğu ve ayazı sızmak için her türlü bir yer bulurdu zaten.
Kendi motorumu almak yerine yalnızca kaskımı alarak Can'ın çoktan kiralayıp garajına koyduğu Yamaha'yı almak için yan eve geçtim. Şifreyi girip direkt garaja geçtim, tam tahmin ettiğim gibi Yamaha'nın anahtarı üzerindeydi ve Can'ın Kawasaki'si garajda değildi. Yamaha'nın üzerine yapıştırılmış kağıdı alıp üzerinde yazan 'Özür dilerim/ Teşekkürler' yazısını görünce istemsizce gülümsedim. Can'ın isteyip de yaptıramayacağı hiçbir şey yoktu.
Yamaha'yı çalıştırıp yola çıktım, yakıt göstergesi sonlardaydı, sağ ol Can... Gördüğüm ilk Opet'e girip yakıtı doldurttuktan sonra sütlü bir kahve alıp bir süre etrafı izledim. İnsanlar koşuştururken ben sakince kahvemi bitirip atıştırmalık birkaç şey ve bulduğum paketlenmiş sandviçlerden alıp motora bindim.
Okula vardığımda Bulut hala ortalarda olmadığından onu beklemeye başladım. Okulda bütünleme sınavları devam ettiğinden hala fazlaca öğrenci vardı. Neyseki derslerimin hepsini verdiğimden endişelenmem gereken bir bütüm yoktu.
Öğrencilerin çoğu artık hakkımızdaki dedikodulara ve motor kulübü kurmuş olmamıza alıştığından artık bizi her gördükleri yerde birbirlerini dürtmekten ve gizlice fısıldamaktan vazgeçmişlerdi ancak yine de bizden birini görünce biraz uzaktan geçmeyi ihmal etmiyorlardı.
Bugüne kadar kimseye bir şey yapmamamıza rağmen her an saldıracakmışız gibi davranmalarına ilk başta sinir olsam da sonradan hoşuma gitmeye başlamıştı. Ne kadar fazla korku o kadar fazla kişisel alan.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rakunlar
ActionBaşlangıç Tarihi: 02/02/2017 *Kapak tasarımı için EnesCLK'a sonsuz teşekkürler* Dünyayı on yıllardır kasıp kavuran ancak Türkiye'de hiçbir zaman yeterince ilgi göremeyen motor kulüpleri sonunda aradıkları şansı bulmuş ve büyük bir akım yaratmışlard...