20. Bölüm •Patlama

3.3K 357 90
                                    

YAZARDAN NOT: Merhaba canımlar, yeni bölümümüze hoş geldiniz. Evvet bir suç işledim ve bölümü geçen hafta sınırları içerisinde yayımlamadım. Ama gerçekten derbeder halde yaşıyorum, derslerim son gaz başladı ve Unutulmuş Türkiye'nin ikinci kitabını da yetiştirmekte zorlanıyorum.

O yüzden bu bölüm geç geldi, kendimi affettirmek için bu hafta bir bölüm daha yayımlamaya çalışacağım ancak söz vermeyeyim, fırsatım olursa yayımlayacağım ama ^-^

Bu arada otuz bin okunmayı gerimizde bıraktık! Bir de üzerine Aksiyon kategorisinde dokuzuncu sıraya kadar yükseldik! Hepinize sonsuz teşekkürler, lafı daha fazla uzatmadan sizleri rakunluyorum!

Oy ve yorumlarınızı unutmayın lütfen, keyifli okumalar <3


Rüzgar'a fren yapması, yoldan kaçması için bağırsam da sesim ona ulaşamıyordu, motora binmeden önce telefonlarımızı açmamıştık.

Rüzgar son anda TIR şoförünün uyuduğunu fark ederek sağa doğru kaçtı, gidonu bir anda çok kırdığından neredeyse yatacak olsa da toplamayı başardı. Sağa doğru kaçarken hızlanıp TIR'ın menzilinden çıktı. 

Ben de sola doğru kaçıp kurtulsam da TIR'ı uyarmak için yapabileceğim hiçbir şey yoktu. TIR büyük bir gürültüyle ses duvarlarına çarparak bir süre sürüklendi ve sonunda durdu. Motorlarımızı TIR'ın biraz uzağına bırakıp hemen TIR'a koştuk.

TIR'ın kapısına tırmanıp zorlayarak da olsa kapıyı açmayı başardım. Bu arada aşağıda Rüzgar ambulansı arıyordu. Kapıyı açıp adamı görünce bir an ne yapacağımı şaşırdım, adam kafasını ya cama ya da direksiyona vurmuştu ve hem burnu hem de alnında vurduğu yer kanıyordu. Neyse ki şoför kazayı sağ taraftan yapmıştı da arabanın sol tarafında pestil olmaktan kurtulmuştu. Arabanın akordeon gibi bükülmüş sol tarafına bakmamaya çalışarak düşüncelerime odaklandım. 

Baygın olan adamı indirmek için ambulansın gelmesini mi beklesem yoksa TIR'ın içinde patlayıcı bir yük olması ihtimaline karşılık adamı TIR'dan indirsem mi bilemiyordum. Ya TIR'ın içinde yanıcı ya da patlayıcı bir şey yokken hatta belki de hiçbir şey yokken hareket ettirmemem gereken adamı hareket ettirerek kalıcı bir hasara neden olursam ne yapacaktım?

Ben ne yapacağıma karar veremez haldeyken adamın mırıldandığını fark ettim.

"Ne dediniz?" dedim adama daha da yaklaşıp kulağımı adamın ağzına iyice yaklaştırarak.

"Bo-" adam nefesini toparlamaya çalıştıktan sonra tekrar konuşmaya çalıştı.

"Arka... boya var, yanar." dedi zar zor ve tekrar bayıldı.

"Hay lanet! Tamam, merak etmeyin sizi çıkaracağız." dedim.

"Devrim! Arka taraf yanıyor, sürtünmeden dolayı kıvılcımlardan alev almış olmalı! Bir an önce çık oradan!" dedi Rüzgar bağırarak.

Adamın sıkışmış emniyet kemerini açmaya çalışırken

"İtfaiyeyi de ara! Arkada boya varmış, kısa sürede tamamen alev alır!" dedim.

"Çıksana o zaman oradan!" dedi Rüzgar.

"Adamın emniyet kemerini çözemiyorum." dedim emniyet kemeri açmaya çalışırken.

Rüzgar da yukarıya çıkıp adamın üzerinden neredeyse olmayan sağ koltuğa geçti ve 

"Ben uğraşırım, sen git." dedi.

Geri çekilip TIR'dan aşağıya atlayıp arka tarafa bir göz attım. Yangın giderek büyüyordu, her saniye daha da büyük bir hızla daha da fazla yer ele geçiriyordu. TIR'ın arka tarafında ufak bir patlama olunca zıttı yöne koşmaya başladım, muhtemelen boya kovaları patlamaya başlamıştı, yangın yakıt deposuna sıçramadan buradan gitmeliydik.

RakunlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin