Rakunlar

38. Bölüm •Başkan Yardımcısı

YAZARDAN NOT: Merhabalar Rakunlarım! Geri döndüm!

Enkaza döndüğüm bir sınav ayından sonra yeniden buradayım. Sizleri çok beklettiğim için gevezelik işini bir sonraki bölüme bırakacağım. Sizleri seviyorum!

Keyifli okumalar. Oy ve yorumlarınızı unutmayın lütfen *sizleri rakunluyorum!*

"Aslında benim üzerinde esas durduğum nokta insan sağlığıydı ama evet, öyle bir handikap da söz konusu." dedi Cenk kafası karışmış bir ifadeyle.

"Her neyse, yine de bunun çok büyük bir önemi olmayacak." dedim ve devam ettim.

"Cehennem Kurtları bir anda inanılmaz bir büyüme kaydedecek değil sonuçta. O parayı ciddi bir biçimde büyümek için kullanabilmesi için de en azından birkaç aya ihtiyacı olacak. Ki Hells Angels yüzünden zaten bizim o kadar zamanımız yok. Kısacası bu durumda Cenk'in ilgilendiği insan sağlığı dışında bir sorun  yok." 

Cenk hafifçe kaşlarını çatarak

"Yine de insan sağlığı da önceliklerimiz arasında yer alıyor sanırım?" dedi.

"Aslına bakarsan, hayır." dedim.

Cenk bir an afalladıktan sonra biraz şiddetli bir şekilde

"Ama neden?" dedi.

"Uyuşturucuyu Türkiye'den silmeye ya da kullanıcı oranını ciddi bir biçimde düşürmeye gücümüz yetmez. Daha Hells Angels, Cehennem Kurtları ve Sürü ile uğraşmamız gerek." dedi Alpaslan.

Cenk Alpaslan'ı duyduğuna dair bir işaret bile göstermeyerek bana bakmayı sürdürdüğünden derin bir nefes alarak konuşmaya başladım.

"Bu ülkenin polisi biz değiliz Cenk."

Cenk itiraz etmek için davranacağı sırada

"Anlıyorum, hastanede gördüklerin kolay şeyler değil. Ancak bu hayatı onlara ben vermedim, benim yüzümden o halde değiller, uyuşturucuyu onlara ben sağlamadım, onlara denemeleri için ilk uyuşturucuyu da ben ısmarlamadım. Dünyada kötü şeyler olur Cenk ve motor kulüpleri de modern dünyanın süper kahramanı olmak için yok. Bu iş için polisler var. Bugün, çıkarlarımız böyle gerektirdiği için ülkemizin insanlarına da bir iyilik etmiş olduk ama bu aklını karıştırmasın. Bizim önceliğimiz insanların sağlığı ve mutluluğu değil, Rakunlar." dedim ciddi bir ses tonuyla.

Cenk'in anlattıklarımı anlamasının önemi büyüktü, bu olaydan sonra insanların da birçoğunun Cenk'in düştüğü yanılgıya düşeceğini düşünüyordum. İnsanların beklentilerine cevap vermemeyi ancak içeride sağlam durarak başarabilirdik ve Cenk'in bu kafa karışıklığını hızla aşmasının hayati bir önemi vardı.

Cenk söylediklerimi kabullenebilmiş gibi durmasa da sessiz kaldı.

"O zaman artık evlerimize gidip biraz dinlenelim. Yarın akşam burada buluşuruz." dedim.

Bulut'la beraber eve vardığımızda güneş doğmaya başlamıştı bile. Sessizce merdivenlerden yukarı çıkarken Bulut

"Ben zaten yarın akşama kadar uyurum herhalde." dedi.

"Al benden de o kadar." dedim ben de ancak uyuyabileceğimi çok sanmıyordum.

Her ne kadar Bulaşık ve Ufaklık ile gerçekleri konuştuktan sonra düşünmem gereken meseleler azalsa da uykusuz gecelerim intikamımı alana kadar devam edeceğe benziyordu. 

Odama geçtikten sonra üzerimi değiştirip yatağıma yatıp göz bandımı taktım. Ancak tam tahmin ettiğim gibi yatağımda dönüp dursam da birkaç saatin sonunda beş dakika bile uyuyamadığımdan öğlen kalkıp internetten ileride işime yarayabilecek konularda birkaç araştırma yaparak saat dörtte tekrar yatağa girdim.