53. Bölüm •İzin Günü

2K 252 43
                                    

YAZARDAN NOT: Merhabalar Rakunlarım! Yeni bölüme hoş geldiniz! Şimdi söz verdiğim maratonun ilk bölümü bu olmakta, maraton geciktiği için özür dilerim. Bir miktar sağlık sorunlarım vardı ve bu yüzden sarkmak zorunda kaldı. 

Beş bölüm olacak maratonumuz, her birinizin bildiği gibi yüz bin okunma şerefine ^-^ Bu maraton süresince bol bol yorum yapmanızı umuyorum. Siz yorumları fazla yaptıkça ben de yazmaktan daha fazla keyif alıyorum ^*^ 

Her neyse, sizleri yeni bölümle baş başa bırakayım. Sizleri seviyorum, oy ve yorumlarınızı (bir not kısmında ne kadar fazla yorum istenebilirse o kadar istemiş olan yazar emojisi) unutmayın lütfen. Keyifli okumalar ^-^


Bulaşık ve Ufaklık zaten uzun zamandır bizim üyelerimizmiş gibi hissettirdiğinden hiçbirimiz bu yeni duruma alışırken zorlanmamıştık. Onlar da her şeye rağmen onları içeri tıktırmamızın sinirini aşmaya başladıklarında keyifli bir akşam geçirmiştik. 

Cenk, akşamın sonunda bana zorla bir antibiyotik yutturduğunda bunu bahane edebileceğimi fark ederek ayağa kalktım.

"Eh, sizlere iyi eğlenceler o zaman. Bu antibiyotik gerçekten uyku yapıyor. Etki etmeden kendimi eve atsam iyi olacak." dedim.

Diğerleri bana veda ederken Cenk kaşlarını çatarak bana baksa da (o antibiyotiğin uyku yapmadığını biliyordu) sessiz kaldı.

"Alkollüyken motor ya da herhangi bir araç kullanmayın, zaten polisin gözü üzerimizde." diye uyardım onları. Akşamın gidişatı onlar için daha da renkli olacak gibi hissetmiştim.

Dışarı, serin akşam havasına çıkıp derin bir nefes aldım. Bu sessizliği, havanın serin ve oksijen dolu oluşuna bayılıyordum.

Motoruma binip evin yolunu tuttum. Eve geldiğimde motoru garaja park edip bahçeye geçtim. Reis beni görünce yanıma geldi. Onun başını okşarken yeni evimde de bir köpeğe ihtiyaç duyacağımı fark ettim. Can'ın şu sıralar eğitiminde olduğu birkaç köpek olduğunu biliyordum, belki de bana verebileceği bir köpeği vardı. Yere oturup Reis'in önümde şımarmasına izin verdim, dört ayak üzerindeyken bir buçuk metre olan bir kangalın nasıl böyle yavru köpek gibi olabildiğine hala zaman zaman şaşırıyordum. 

Bahçe kapısından ufak bir ses gelince Reis anında ayağa kalkıp hızla kapıya bir koşu kopardı ancak kısa süre sonra rahatladı. Her kim geldiyse, Reis için tanıdık ve güvenilir olsa gerekti.

Kapıdan içeri Can girince 

"Selam." dedim.

"Ah, sen miydin?" dedi Can dalgınca.

"Buranın benim evim olduğunun farkında mısın Can?" dedim hafifçe gülerek.

"Evet." dedi Can yandan bir gülümseme ile. Sonrasında bahçe kapısını kapatıp yanıma geldi ve hemen yanıma oturdu.

Reis öncekinden de mutlu bir biçimde yanımızda yuvarlanmaya ve Can ile güreşmeye başladı.

"Bu köpeğin duygu değişimi benimkinden bile keskin." dedim gülerek başımı iki yana sallarken, ardından devam ettim.

"Senin kim olduğunu anlamadan önce katil moduna bürünmüştü, şimdi ise sincap gibi." 

"Onları bu yüzden eğitiyoruz ya zaten Devrim." dedi Can gülerek.

"Sahiplerine sincap başkalarına katil." 

Katil kelimesi her ikimizi de gerse de bu konuda yorum yapmadık. Günlük dilde kullandığımız bir kelimenin artık bize daha gerçek anlamlar ifade etmesi yeni bir şeydi. Ancak bunu göz ardı ettim. Bu yüzeysel konuşma günlerdir beni bu kadar rahatlatmayı başarmış tek şeydi. Ayrıca benim hissettiklerimi hissedebilecek, benim kadar değişmiş tek bir kişi vardı, o da Can'dı.

RakunlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin