40. Bölüm •Şef

2.7K 301 62
                                    

YAZARDAN NOT: Merhabalar Rakunlarım! Yeni bölüme hepiniz hoş geldiniz. 

Şimdi sizler isyan bayraklarını çekmeden önce bu kadar uzun süredir yazamama sebebimi açıklıyorum. Okul tatil oldu olalı bir türlü rahata eremedim. Önce babam anjiyo oldu ve birkaç gün onun korkusuydu telaşıydı derken elbette buraya girip yeni bölüm yazmak aklımın ucundan dahi geçmedi.

Sonrasındaysa taşındık! Daha bir yıl yeni geçmişken bir kez daha taşınmak zorunda kaldık ve benim günlerce canım çıktı. Sonrasında ise anne ve babam uzun bir yurt dışı seyahatine gittiklerinden bizi Antalya'ya anneannemin yanına gönderdiler ve ben basiretim bağlandığından bilgisayarımı yanıma almadım. Gerçekten böyle bir şuursuzluk örneği benden başka kimse de yoktur.

Her neyse daha iki gün önce Ankara'ya döndük ve ben hemen bölüm yazdım. Eğer önümüzdeki günlerde müsait olursam birkaç bölüm art arda yayınlayarak (ufak çaplı bir maraton yaparak) gönlünüzü alacağım.

Ha bu arada bu bölümü bir süre önce ameliyat olan Ahmet Burak adlı okuyucuma ithaf ediyorum. Bölümlerin gelişini en sıkı takip edenlerden birisi de kendisi zaten ^-^ Tekrar geçmiş olsun kuzum ^-^

Sizleri seviyorum, oy ve yorumlarınızı unutmayın lütfen ^-^

Sizleri rakunluyorum!



Toplantı masasında oturan ve Cehennem Kurtları'nın davetine gitmeden hemen önce burada ne aradığımızı anlamayan üyelerin yüzüne kısaca bir baktıktan sonra konuşmaya başladım.

"Cehennem Kurtları'na gitmeden önce kulüp üyelerinin tamamının görevlerinin belli olmasını istedim. Bugünden itibaren daha önce içerisinde bulunmadığımız kadar zor bir döneme giriyoruz. Şef'ten ve Teoman'ın kanını ellerinde taşıyan herkesten intikamımızı alana kadar bu oyunu kusursuz ve dikkatli bir biçimde sürdürmeliyiz. Yani kulüp hiyerarşisinin tam anlamıyla belli olmasını istiyorum." dedim.

Geriye yalnızca iki görev kaldığından herkes merakla seçimimi söylememi bekliyordu. Aslında seçimlerimi çok öncesinden içten içe yapmıştım, hem kişilerin özelliklerine göre hem de özellikle kulübün çıkarlarına göre.

"Deniz, sen yol kaptanı olacaksın, eğer kabul edersen." dedim.

Deniz tuttuğu nefesi bırakarak 

"Çok şükür, bir an finansçı olacağım diye çok korkmuştum." dedi Deniz.

"Finansçının rütbesi seninkinden yukarıda olacak şimdi." dedi Alpaslan yandan bir gülümseme ile.

"Olsun bütün o gelirler ve giderlerle uğraşmaktansa daha alt rütbede olurum daha iyi." dedi Deniz.

"Yani bundan kabul ettiğin sonucunu çıkarıyorum?" dedim.

"Elbette. Hem düşününce benden başkası Yol Kaptanı olsaydı kulübümüzün imajının zedeleneceğini düşünüyorum. Benim gibi bir suret en önde olmayı hak etmiyor mu?" dedi Deniz gülümseyerek.

"Elbette hak ediyor, öyleyse tebrikler." dedim gülümseyerek.

"Sağ olun başkanım." dedi Deniz de gülümseyerek.

Merakla bana bakan ve son görevi kimin kaptığını açıklamam için bekleyen Bulut ve Rüzgar'a döndüm.

"Finansçı olacak isim ise... Bulut. Eğer kabul edersen kulübün finansçısı olmanı istiyorum." dedim.

Rüzgar ufak bir hayal kırıklığı ancak daha çok rahatlamış bir ifade ile bana hafifçe gülümsediğinde en azından Rüzgar'a görev vermemekle doğru yaptığımı anladım. Geçmişte olanlardan sonra sorumluluk almaktansa en azından bir süre daha takip eden konumunda olmak istediğini görebiliyordum.

RakunlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin