Mühür taşı gerçek mührüne kavuştuğunda kıyamet kopmalıdır. Her kıyametin sonunda, yitirilen hayatlar olur. Bu şeref hangimize ait?
•Parmağımı dövmesinin çemberinde dolaştırdım bir tur. "Hissediyor musun?" diye sordum acıyla. "Tam burada koca...
"Yaklaştıkça ölüm soğuk bir yağmur gibi Sevmek zehir zemberek ve yürekten" -Atilla İlhan
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Onsekiz yaşındayım, bir karar vermem gerekiyor. Dedemin koyduğu yasağa rağmen ormana gitmeli miyim, yoksa hala bu verandada oturmaya devam mı etmeliyim?
İçime ektiğim umut tohumları her gün daha fazla yeşeriyor. Kendimi kandırmayı bu kadar iyi nasıl başarabiliyorum bilmiyorum. Her ormana girdiğimde onu görme ihtimalimin arttığını düşünüyorum. Cesur'u gördüğüm ilk yerde beni her gün beklediğine inanıp duruyorum.
Onu unutamadığım için dedemden daha çok kızıyorum kendime. İlk arkadaşım olmasının yanında, sanırım Cesur benim ilk aşkım. Hala ona aşık olmadığımı biliyorum ama bedenimde ondan bir parça taşırken onu unutmak mümkün olmuyor.
Büyük dolunayın ışığı etrafı aydınlatmaya başladı bile. Elimdeki soğumuş çayın son yudumlarını aldım ve yatağıma gitmek için ayaklandım. Merdivenleri sessizce çıkarken tek elimle ağzımı kapatmak için uğraşıyordum. Yatağıma girer girmez uykunun kollarına bıraktım kendimi.
Dev gibi bir kurdun üzerime atlamadan iki saniye öncesinde gözlerimi açarak kafamı yastıktan kaldırdım. Kolumun ağrısı içimi sızlatıyordu. Yine o lanet gece gelip beni bulmuştu işte. Bütün gece sızlanarak geçirecektim. Çekmecemde duran ağrı kesiciden bir tane aldım ve yuttum. Artık ağrı kesiciler de fayda etmiyordu.
Koluma masaj yaparak yataktan çıktım. Odanın içinde volta atmaya başladım. Dolunayın ışığı pencereme vururken biraz hava almak için pencereyi araladım. Temiz havayı içime çektim. Ormanın öbür ucundan duyulan uluma seslerini dinledim biraz. Kurtların Cesur'un arkadaşı olduğunu biliyordum. Evet, hala bu çocukça hayale inanıyorum. Cesur'un söylediği her şeye inanmaya devam ediyorum. Eminim o da şu an bir yerlerde uluyan kurtların sesini dinlemekle meşguldür. Beni düşünüyor mu bilmiyorum, beni hatırladığından bile emin değilim ama içimde yeşeren umut henüz yapraklarını dökemedi.
Ağrı kesici etkisini biraz olsun göstermiş olmalı ki uykuya dalabilmiştim. Sabah uyandığımda dün gece çektiğim ağrıdan eser yoktu.
Bugün Pazar, dedem büyük ihtimalle göle balık tutmaya gitmişti. Mutfağa inerek kendime atıştırmalık bir şeyler hazırlayıp verandadaki yerimi aldım.
Bir yandan ekmeğimi çiğneyip bir yandan ormana açılan patika yolu izliyordum. On sekiz yaşındaydım ve artık kararımı vermiştim. Dedeme rağmen.
Aceleyle kucağımdaki tabağı yere bıraktığım gibi içeri daldım. Merdivenlerden hızlıca çıkarak odama ulaştım. Dolabımın içinden kot pantolon ve bir kazak çıkararak üstümü değiştirdim. Cesur'u bulmak için olmasa da ormanı özlemiştim ve uzun süredir gitmediğim ağacımın yanına gitmek için sabırsızlanmaya başlamıştım çoktan. Aynı hızla merdivenlenlerden inerek ayakkabılarımı giydim.