Mühür taşı gerçek mührüne kavuştuğunda kıyamet kopmalıdır. Her kıyametin sonunda, yitirilen hayatlar olur. Bu şeref hangimize ait?
•Parmağımı dövmesinin çemberinde dolaştırdım bir tur. "Hissediyor musun?" diye sordum acıyla. "Tam burada koca...
"İzimi süren bir panter var, Bir gün beni öldürecek olan. Adımlarını durdurmak için yüreğimi fırlatıyorum, Susuzluğunu dindirmek için kan saçıyorum." -Sylvia Plath
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Aydınlık bir güne başlamak isterdim ay sonunda olmasaydık. Ezgi faturaları elime tutuşturup çoktan tüymüştü. Elektrik faturasına şöyle bir göz attığımda hafif bir kalp krizi geçirmek üzereydim ki doğalgaz faturasını görene kadar. Şimdi komaya girmem olasıydı. Telefonumdan hesaplarımı kontrol ettiğimde bu ay sonunu kuru ekmek yiyerek geçirebilirdik.
Ezgi ailesinin durumu iyi olduğundan rahat büyümüştü ve şu anda da çalışmıyordu. İşi bıraktığımdan beri faturaları kendi harçlığından ödüyordu ama bütün yükü ona yüklemek çok bencilceydi.
Acilen kendime iş bulmam gerekiyordu. Evde başım ellerimin arasında depresyona girmek anlaşılan faturaları ödememe yetmeyecekti.
İş konusunda bu kasabada tanıdığım en iyi ve tek kişi Ateş olduğundan bugün Kızıl Mühür'e gidecektim. Kızıl Mühür'de çalışamazdım elbette ama bana başka bir yerde iş bulabilirdi. Elinin uzun olduğunu umuyordum ya da öyle olmasını diliyordum.
Bir iki saat sonra hazırlanıp evden çıkmıştım. Taksiden indiğimde Kızıl Mühür tam karşımda duruyordu. Buse elinde çöp poşetleriyle dışarı çıktığında gülümsedim. Buranın çalışanları hiçbir zaman değişmiyordu sanırım.
Buse elindeki çöpleri çöp kovasına attı. Adımlarımı biraz daha hızlandırıp yanına ulaştığımda beni yeni fark etti ve kocaman gülümsedi.
"Aaa selam," dedi kollarını bana doğru açarak. Onu bekletmeden hemen kollarının arasına girdim ve sarıldık.
"Nasılsın?" diye sordum içtenlikle.
"Ben iyiyim, asıl sen nasılsın? Aranan kan bulunmuş sonunda." dedi bana göz kırparak.