17

61.9K 4.2K 420
                                    


"Esaret yollarında yürüdün sen,
Ve izsiz yolsuz sürgünlerde.
Sonun daha da kötü olacak"
-Tolkien

Ezgi elinden geldiği kadarıyla Özgür'ün yaralarını temizlemeye çalıştı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.



Ezgi elinden geldiği kadarıyla Özgür'ün yaralarını temizlemeye çalıştı. Özgür'ün durumu şimdilik iyi gibi gözüküyordu ama kendi durumundan haberi dahi yoktu.

Birileri Aslı'yı götürmüştü. Kim oldukları ve nereden geldikleri hakkında hiçbir fikri yoktu. Deli gibi korkuyordu. Öyle çok korkmuştu ki merdivenlerde, biri Aslı'nın bacağından tutup aşağıya çekerken hiçbir şey düşünmeden kaçmıştı. Kendini odaya kilitlemişti. Polisi aramaya cesareti yoktu o yüzden Tolga'yı aramıştı.

Kaçmak istiyordu. Buradan gitmek istiyordu ve artık ağlamak istemiyordu. Yarım saattir sürekli ağlıyor ve bütün vücudu titriyordu.

İki elini başının etrafına sarmış öylece koltukta otururuyordu. Dışarıdan çakıl taşlara sürülen tekerlek sesini duymasıyla ayağa kalktı. Tedirginlikle pencereden dışarı baktığında Tolga'nın arabasını görünce derin bir nefes aldı. Hemen kapıya koştu ve hızla kendisine doğru gelen Tolga'nın kolları arasına girdi.

Yanından hızla geçen Cesur, içeri daldı ve gözleriyle evi taradı. Lavabodan çıkan Özgür'ü görmesiyle resmen kan beynine sıçramıştı. Yüzünün yara bere içinde olmasına aldırmadan suratına okkalı bir yumruk savurdu.

"Nerede lan Aslı!"

Neye uğradığını şaşıran kişi sadece Özgür değildi. Ezgi de en az onun kadar şaşkın ve korkuyla olanları izliyordu.

Cesur yerden kalkmaya çalışan Özgür'ün iki yakasından tutup, ayağa kaldırdı.

"Cevap ver! Öylece gitmesini mi seyrettin?" dediğinde diğerinden daha sağlam olan yumruğu tekrar Özgür'ün suratına gömdü.

Tolga olayın ciddiyetini anladığında hemen Ezgi'yi bıraktı ve kollarını Cesur'un beline dolayarak Özgür'den uzaklaştırmaya çalıştı. "Sakin ol."

"Yumruk yemekten başka bir işe yaramaz mısın sen?" Cesur, Tolga'ya aldırmadan gelişi güzel tekmelerini Özgür'ün karnına savurmaya başladı.

Tolga güç bela Cesur'u verandaya çıkardı. "Sakin ol önce. Anlayalım ne olmuş. Sen girme şimdi içeri," dedi Cesur'u merdivenlere doğru iteklerken. "Ezgi'yi de korkutuyorsun zaten. Gideyim öğreneyim neler olmuş. Sen de git bi hava al, hadi."

"Bıraksan geberticektim o lavuğu!" Asla korkak insanlara tahammülü yoktu Cesur'un. Her zaman adı gibi cesur olmak için uğraşıyordu. Hiçbir şeyden korkmazdı.

Tolga derin bir nefes aldıktan sonra Cesur'u orada bırakıp, içeri girdi. Önce Ezgi'yi sakinleştirmesi, sonra da neler olup bittiğini öğrenmesi gerekiyordu.

Cesur deliye dönmüş bir haldeydi. Önüne ne gelirse yerle bir etmek istiyordu. Her şeyi yakabilirdi. Aslı hangi delikteyse bulmaya hazırdı.

Ciğerlerine doldurduğu oksijen yetersiz hale gelmeye başladı. Burnundan soluyordu ama nafile. Deli gibi koşmak istiyordu.

Patika yola girdiğinde artık dayanamayacak haldeydi. Attığı son adımdan sonra adımları hızlandı ve ormana son sürat koşmaya başladı. Ayakları bir insan fiziğine uygun olmayacak hale geldiğinde, yerden bir kaç metre uzağa fırladı ve tişörtü yırtılarak bedeninden ayrıldı.

Özgürlüğü damarlarında hissettiğinde, dünyanın en hızlısı olma ünvanını alacak kadar hızlandı ve gözden kayboldu.

Kapı büyük bir gıcırtıyla açıldığında Cesur, bilmem kaç kez attığı oltalara son vererek Tolga'nın yanına ulaştı.

"Kimmiş, ne olmuş?" dedi aceleyle. Hemen her şeyi öğrenmek istiyordu ve bunu yapanları dişleriyle parçalamak için can atıyordu.

"Anlatsana!" diye bağırdığında sesi deponun içinde yankılandı.

"Önce sakin olman lazım,"

"Başlatma şimdi sakinine," dedi Cesur sabrının son damlalarında. Ellerini saçlarının arasından sertçe geçirdi. "Anlat hemen."

"Kuzgun."

Tolga'nın ağzından çıkan kelime ne kadar fısıltıyla söylense de depoda büyük bir çığlığa dönüştü.

Cesur'un bir anlık şaşkınlığı yerini ölüm ve nefrete bıraktı. Burnundan soluyordu. Dişleri kaşınıyor, parmakları karıncalanıyordu. Aklında binbir tane tilki dolaşıyordu. Kuzgun'u öldürürken en çok neyin acı vereceğini tartmaya çalışıyordu kafasında.

"Sinirlenmenin anlamı yok Cesur," dedi Tolga kendinden emin sesiyle.

"Mühürlendiğini bilmeyen yok, Kuzgun kime mühürlendiğini öğrenmenin peşinde. Aradığı tek şey seninle ilgili bulabileceği bir koz sadece."

Cesur durumu yeni yeni idrak ediyordu. Ellerini iki başının arasına aldı ve ileri geri sallanmaya başladı. Elinin kolunun bağlı olduğunu bilmek, kendinden nefret etmesine sebep oluyordu.

"Plan yapmamaz lazım. Oraya gidersen Aslı'yı tehlikeye atmış olacaksın," dedi Tolga. Cesur şimdi, yeniden anlamıştı neden kendi gibi olmamasına rağmen Tolga'yı en yakını olarak gördüğünü. Kendinde eksik olan şeyleri Tolga tamamlayabiliyordu.

"Aslı'dan uzak durmak için elimden geleni yaptım. İletişime geçmekten bile kaçındım. Nasıl olur da.." dediğinde bu sefer yumruğunu sert duvara geçirdi.

Parmaklarının acısını umursamadı. Aslı'yı tehlikeye atmamak için onunla konuşmaktan, aynı yerde bulunmaktan kaçınmıştı. Her zaman temkinli davranmıştı. Mühürlendiği kişinin Aslı olabileceğini nasıl düşünebilmişlerdi, Cesur'un aklı almıyordu.

"Aslı'yı orada bırakamam Tolga. Tehlikede," dedi çaresiz çıkan sesiyle.

"Eğer oraya gidersen, asıl tehlikeye o zaman girecek Cesur. Aslı'yı korumak istiyorsan onu ilan etmen gerekiyor."

Tolga haklıydı. Sebepsiz yere çatışmaya girmek kurallara aykırıydı. Aslı onlar için bir yemdi ve avlamaya çalıştıkları Cesur'du. Cesur asla avlanmazdı.

Sinirle kendini depodan dışarı attı. Yerle göğü un ufak etmek istiyordu. İçi içine sığmıyordu. Aslı'nın başına kötü bir şey gelme fikri Cesur'u çılgına çeviriyordu.

Daha fazla dayanamadı ve kendini koşarken buldu. Dakikalar sonra Kuzgun'un sınırları içindeydi. Eve yaklaşamazdı. Bütün ormanı taramaya başladığında, keskin kulaklarının işittiği bir kız çocuğu sesini duydu.

Gözleri karanlıkta gündüz gibi görmekteydi. Aslı. Tam karşısında. İri kıyım bir ağaca iplerle bağlanmış bir vaziyette duruyordu. Cesur soğuğun ne şiddetle olduğunu hissetmiyordu ama kızın titremesi kulaklarında yankılanıyordu.

Cesur'un avını yakalamaktaki sinsiliği ve avcılığı namını yüceltmişti. Bu gece Cesur, kendi için hazırlanan avını, etraftaki avcılardan korumak için pusuya yattı.

•Bildiğini biliyorum, yine de Vote 🌸

MühürHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin