57

41.4K 2.6K 153
                                    




"Yardım et bana, çıkayım bu uçurumdan.
Biraz da senin ellerinle kurtulur dünya."
-Ahmet Erhan

Ben daha anlamadan işler sarpa sarmıştı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.



Ben daha anlamadan işler sarpa sarmıştı. Ulu Kurt'a anlamsız gözlerle baktım. Bir ihtimal Kuzgun sana mühürlenmiş olabilir mi? Başımı iki yana sallayıp durdum. Bu, çok, aptalcaydı. Evet, aptalcaydı çünkü bana zaten Cesur mühürlüydü.

Aklıma Cesur geldi. Böyle bir şeyin olma ihtimali onu deliye döndürürdü. Cesur, bu gece buraya gelebilir miydi? Ulu Kurt gidene kadar gelmemesi için dua ettim.

"Belki de mühürlenmiştir, olamaz mı?" dedi tekrar Ulu Kurt.

"Hayır," dedim başımı sallamaya devam ederken. "Hayır. Bu imkansız."

"İmkansız," diye mırıldandı. "Nereden biliyorsun? Bizim hakkımızda ne kadar çok şey biliyorsun?" Bana bir böceğe benziyormuşum gibi baktıktan sonra "Şeker kız," dedi tiksintiyle.

Yüzümü buruşturdum. Sevimli kelimeler hiç ağzına yakışmıyordu doğrusu. Ama söylediklerine de bir cevap veremedim. Haklıydı. Onlar hakkında ne biliyordum ki?

"Tabii ki hiçbir şey bilmiyorsun," dedi benim yerime. "Söylediklerim doğruysa, ikisinden birinin ölmesi gerektiğini biliyor muydun peki?"

Kaşlarımı çattım. Bu iyi bir şey miydi? Yani Cesur'un Kuzgun'u yenebileceğini biliyordum. Fakat Kuzgun'un aniden iyileşen bacağının yanı sıra daha da güçlenmiş olması beni endişelendirdi.

"Yalan söylüyorsun!" dedim sesimin sert çıkmasına özen göstererek.

"Hangi konuda?" diye sordu. "Bu kuralları herkes bilir."

"Kuzgun artık yetişkin bir kurt adam. Mührü onu daha da güçlendirdi. Cesur'a kafa tutmak onun için kolay olacaktır."

Kuzgun, Cesur'la son dövüştüğünde bacağından olmuştu ama o zamanlar mühürü bağlanmamıştı. Mühürlenmemesine rağmen Cesur'u zorladığı aklıma geldi. Gerçekten de Cesur'dan daha güçlü olmuş olabilir miydi?

"Ama eğer istersen," dedi ve salonda bir iki adım yürüdükten sonra bana baktı. Uzun bir ceket giyiyordu. Daha çok dedektiflerin giydiği ceketlere benziyordu ama rengi siyahtı. "Cesur'un öğrenmemesini sağlayabiliriz."

"Nasıl?" diye lafa atladığımda güldü. Bu kadar heyecanlı görünmemeliydim. Ağına düşmüş bir balık gibi olmaktan nefret ettim.

"Yemin etmeni istiyorum." Ellerini cebine soktu ve omuzlarını bir kez kaldırıp indirdi.

"Ne yemini?" dedim hiçbir şeyden habersiz.

"İtaat yemini." Kaşıyla beni işaret etti. "Sırtındaki dövme için."

"Kim için?" dedim korkarak.

"Bütün dönüşenler, dövmesini aldıktan sonra liderine yemin ederler," dediğinde titredim. "Taşıdığın dövme Vakur sürüsünün işareti. Kuzgun'a itaat edeceğine yemin etmelisin. Ancak o zaman olası bir savaşı engellerim."

MühürHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin