39

49K 3.1K 583
                                    

"Dünyaya gelmek bir saldırıya uğramaktır. Yaşıyor olmak, savaşıyor olmaktan başka bir şey değildir."
-İsmet Özel

İki koltuğunun altına yerleştirmiş uzun değnekleriyle karşımda duruyordu Kuzgun

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


İki koltuğunun altına yerleştirmiş uzun değnekleriyle karşımda duruyordu Kuzgun. Son gördüğümden sonra çok fazla değişmişti. Değnek yardımıyla yürüyememesinin yanında vücudu da eskisi kadar heybetli görünmüyordu artık.

Günlerdir bana tehdit dolu mesajlar gönderenin Kuzgun olması beni bir yandan şaşırtırken diğer yandan da şaşırmamıştım. Eski defterleri açmak istemiyordum. Bütün düşmanlarımı ve sevdiklerimi o kasabada bırakıp yeni bir hayat kurmaya çalışıyordum. Bu yeni hayatımın içinde Kuzgun'un yeri asla yoktu.

Onu şu an karşımda görmek ise beni korkutmuyordu artık. Heyecanlı değildim ya da midem bulanmıyordu. Sadece sinirliydim. Eğer o mesajları gönderen kişinin Kuzgun olduğunu bilseydim değerli vaktimi harcayıp hayatta buraya gelmezdim.

Etrafımızda bir sürü adam olması bile beni tedirgin etmiyordu. Biliyordum, eğer bir şey olursa aniden çıkıp beni kurtarabilecek bir Cesur yoktu artık. Kilometrelerce uzaktaydı.

Korkmuyor olmamı bir avantaj olarak gördüm ve Kuzgun'a diklendim.

"Burada ne işin var?" Bu daha çok neden karşıma çıktın sorusunun kibar versiyonu gibiydi.

Kuzgun'da bazı şeyler değişmiş olsa da iğrenç gülüşü hala suratında asılıydı. O iğrenç gülüşünü göstermekten de geri durmadı. "Seni yeniden görmek harika."

"Son görüşmemizden sonra beni görmek isteyeceğini düşünmemiştim." Yüzündeki iğrenç gülüşü dondu. İkimizin de aklına son görüşmemiz gelmişti büyük ihtimalle.

Benim sırtımda kara bir leke gibi taşıdığım yara izi ve Kuzgun'un sağlam olmayan bacakları. İkimizin de acısı büyüktü ve düşündükçe mide bulandırıcı oluyordu.

"Sırf seni görmek için onca yol teptim. Boş lakırdı için geldiğimi düşünmüyorsundur." Değneklerinden birini salladı. Adamlarından biri Kuzgun'un arkasında duran arabanın kapısını açtı ve beklemeye başladı. "En azından bir kahve içebiliriz."

Dakikalar sonra adını bile bilmediğim bir kafenin kapısından içeri girdik. Gelişigüzel seçilmiş bir yerdi burası. Adamlarından hiç biri bizimle içeri girmedi. Kuzgun hemen yanımdan geçip bir masa seçtikten sonra oturduk.

Onunla geçirebileceğim pek vaktim yoktu. Ne söylediği umrumda olmayacaktı, sadece ağzındaki baklayı merak ediyordum. Bu yüzden hemen söze girdim.

MühürHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin