42

46K 2.7K 202
                                    

"Baykuş tüylü bir saçmalık ki en hafif üfleyiş,
Kağıda çevirir onu sen yuttururken.
Ve, gerçekte yeterince haklıdır Güneş."
-Edgar Allan Poe

Büyük bir gürültü kulaklarıma doldu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Büyük bir gürültü kulaklarıma doldu. Yatağımdan hızla kalkmak istedim ama iri kollar boğazıma dolanmıştı. Bütün camlar yüksek bir uğultuyla kırıldı. Kapılara durmadan vuruyorlardı ve ben gözlerimi açtım.

Boğazıma dolanan ellere yapıştım ve kurtulmaya çalıştım. Kelepçe gibi kilitlenen ellerin sahibi Cesurdu. Kan ter içinde kalmıştı ve dişlerini sıkıyordu. Çenesi gergindi ve alnındaki damarlar belirgindi.

"Bırak beni," diye bağırdım ama sesim fısıltıdan farksızdı. Dizlerinin arasında debelensem de benden daha güçlüydü.

"Geberteceğim seni," diye bağırdı Cesur gözlerimin içine bakarak. Donup kaldım. Nefes alamıyordum. Göğsüm bir balon gibi şişmişti ve debelenmekten yorulmuştum.

Kapı gürültüyle açıldı ve bir el Cesur'u üzerimden attığında gözlerimi açtım. Saç diplerim terden sırılsıklam olmuştu ve sanırım korkudan nefes almayı unutmuştum. Bu yüzden hızlı hızlı nefes almaya devam ettim. Perdenin arasından güneş ışığı odaya doluyordu. Saat dokuzu geçiyordu.

Gördüğüm rüyayı düşündüm. Cesur gözü dönmüş haldeydi ve beni bir an öldüreceğine gerçekten inanmıştım. Neden böyle bir rüya gördüğüm hakkında hiçbir fikrim yoktu. İçten içe Cesur'a ihanet ettiğimi hissediyordum. Onun kalbini kazanmak yerine, burada, bu evde olarak onu karşıma alacak ve belki de tamamen kaybedecektim. Bu sonuç beni deli gibi korkutuyordu.

Öncelikle mantıklı bir plan yapmalıydım. Cesur çoktan burada olduğumu anlamış olmalıydı. Onu tekrar görmeden bir karar vermem gerekiyordu. Yine de bu planı öylece, kendi isteklerime göre yapamazdım. Kuzgun ile konuşmalıydım. Ne dolaplar çevirdiğini biraz olsun anlamam gerekiyordu.

Burada işlerin nasıl yürüdüğünü bilmiyordum. Burada insanlar ne için savaşıyordu, kim nerede olmak istiyordu, en önemlisi Kuzgun'un yoluna taş koymak istiyorsam ne istediğini bilmem gerekiyordu. Daha sonrasında kendim için bir plan yapabilirdim. Cesur'un karşısında nasıl duracağımı iyi hesaplamam gerekiyordu.

Evet, şimdilik ilk planım Kuzgun'un düşüncelerine ve planlarına sızmaktı. Bu yüzden hızla hazırlandım ve kahvaltı yapmak için aşağıya indim. Burası bir köşkü andırıyordu ve birçok odası vardı. Hangi kapıdan kimin çıkacağını bilmediğimden her an tetikteydim. Mutfağı bulduğumda ise tereddütle içeri girdim.

Dün Kuzgun'un "Sultan" diye seslendiği kadın mutfaktaydı. "Günaydın," diye mırıldandım.

Beni görünce başörtüsünü gelişigüzel düzeltti ve gülümsedi. "Günaydın, kahvaltın hazır." Yemek masasında benim için hazırlanmış küçük bir kahvaltı duruyordu. Teşekkür ettim ve sandalyeye oturdum.

MühürHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin