"Perişan bir haldeyim,
Fakat içimde kendimden bile sakladığım bir umut var."
-Sabahattin Ali
Kahvaltıyı es geçip, kendim için acı bir kahve yaptım. Dün gece oldukça geç uyumama rağmen erkenden uyanmıştım. Cesur beni eve bıraktıksan sonra avlanmak için evden ayrılmıştı ve hala dönmemişti.Elim telefona gitti. Onu arayıp aramama konusunda kararsızdım. Eğer hala avlanırsa telefonu elbetteki yanında olmayacaktı.
Saate baktım. 10.47. Bütün gece avlandığını varsayarsak, çoktan eve gelmiş olmalıydı. Daha fazla dayanamadım ve Cesur'u aradım.
Telefon bir süre çaldı. Kapanana kadar beklemeyi düşünüyordum ki Cesur'un sesini duydum.
"Aslı," dedi nefes nefese.
"Müsait misin?" diye sordum çekingen bir tavırla.
"Müsaitim güzelim, bir şey mi oldu?"
"Bir şey olmadı," dedim hemen Cesur'u endişelendirmemek için. "Ne zaman geleceğini merak ettim."
Kısa bir sessizlikten sonra "Henüz belli değil," dedi kararsız bir sesle. "Avdan sonra antrenman için çalışmaya karar verdik. Sıkıldın mı?"
Sanırım sürüyle beraber düello için çalışıyordu. Bu sıralar yoğun olmasına kafamı takmamaya çalıştım. Eğer düelloyu kaybederse ikimiz için de iyi şeyler olmayacaktı.
"Sıkılmadım. Sadece beni aramayınca.." diyecektim de araya girdi.
"Özür dilerim, hala uyuduğunu düşünüyordum. Neden erken uyandın?" diye sordu merakla.
"Uyuyamadım," diye mırıldandım.
"Dinlenmelisin." Bu daha çok bir emir gibiydi ama onu görmezden geldim.
"Biraz yürüyüşe çıkmak istiyorum," dedim.
"Ne? Nereye gideceksin?" dedi hızla. Onu endişelendirmek istemiyordum ama sürekli evde kalmak benim için sıkıcı bir hal almaya başlamıştı.
"Sadece evin etrafında yürüyeceğim."
Cesur bir anlığına sessizleşti. Düşünüyor gibiydi. Beni sıkmaması gerektiğini o da biliyordu ama şu an köşeye sıkıştığını biliyordum. Evde oturmaya devam etmemi söylemek istiyordu ama yapmadı...
"Ormana gitme lütfen," diye uyardı beni. "Bizim çocuklardan birini yanına al," dediğinde "Cesur.." diye söylendim.
"Onların yanında rahat olamadığımı biliyorsun."
"Onlar yanında yokken ben de rahat olamıyorum," dedi Cesur gergin bir halde.
Tartışmak istemiyordum. "Kapatıyorum," dedim sinirle.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mühür
FantasyMühür taşı gerçek mührüne kavuştuğunda kıyamet kopmalıdır. Her kıyametin sonunda, yitirilen hayatlar olur. Bu şeref hangimize ait? •Parmağımı dövmesinin çemberinde dolaştırdım bir tur. "Hissediyor musun?" diye sordum acıyla. "Tam burada koca...