"Acı soysuzlaşınca tiranlaşıyor belleksizlik
İnat ve öfke, kaybediş ve kayboluş oluyoruz."
-Ahmet Telli
İki saat kadar oturduk. Ardından Ateş bir şeyler içmeyi teklif edince, onu kırmadım. Biraz çakır keyif olmak istiyordum. Sakin bir yere gidip, Ateş'in önerdiği ve baya iyi olan karışımları kafama dikledim. Anladığım kadarıyla Ateş sakin mekanların insanıydı. Öyle kalabalık yerlerden hoşlanmayan tiplerden olabilirdi."Çok güzel görünüyorsun."
Ateş'in iltifatıyla yanaklarıma hücum eden sıcaklığı görmezden gelmeye çalıştım. İçimden utanma duygusu gelse de kocaman bir kahkaha attım.
"Sen de oldukça yakışıklı görünüyorsun Ateş," dedim hala gülerken. Ama sözlerimi kulaklarımın işitmesiyle durup, kendime tuhaf tuhaf bakmak istedim. Çakır keyif olmak için gelmiştim ama Ateş'in önerdiği harika içkiler sanırım beni ufaktan sarhoş etmeyi başarmıştı.
Midemde oluşan bulantıyla elimi ağzıma götürdüm. İçerisinin havadar olması başımın dönmesine sebep oluyordu. Ateş kollarını belime doladı ve "İyi misin?" diye sordu.
Kafamı iki yana salladım. Her an kusabilirdim ve temiz havaya ihtiyacım vardı.
"Hadi, dışarı çıkalım."
Ateş yürümeme yardımcı oldu ve dışarı çıktık. Soğuk hava yüzüne çarpınca kendimi daha iyi hissettim. Elimi ağzımdan çektim ve derin iki nefes aldım. Kendimi duvara yasladım, gözlerimi kapatıp biraz durulmayı bekledim.
Gözlerimi açtım. Ateş iki adım uzağımda, yarım gülüşüyle beni izliyordu. Bu durum komiğime gitmişti ve küçük bir kahkaha daha attım. "Ne?" diye sordum, "neden öyle bakıyorsun?"
"Hiç," dedi bana bir adım attığında. "Sadece fazla tatlı görünüyorsun ve seksi."
Yalandan kaşlarımı çattım. Bunu söylediği için ona kızmak istiyordum ama dedikleri de hoşuma gitmişti. Kafamı duvara yaslayıp, güldüm.
Ateş tek bir adım daha atarak ellerini kafamın iki yanına koydu. Duvara yasladığım kafamı kaldırıp Ateş'e baktım. Bu sefer yüzü bana daha da yakın duruyordu. Sarhoşluğum bile bu yakınlığından rahatsız olacak ki, gülümsemedim.
İki elimi göğsüne dayadım, "Ne yapıyorsun?" diye sordum hafifçe göğsünden ittirip. Bana bu kadar yakın durmasa iyi ederdi.
Söylediklerime aldırmadı. Kafasını biraz daha eğdi ve boynuma yaklaştı. Nefesini kulağımın ardında hissedebiliyordum. Küçük bir öpücük kondurduğunda gözlerim fal taşı gibi açıldı. Daha sert bir şekilde Ateş'i ittirmeyi denedim ama fayda etmedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mühür
FantasyMühür taşı gerçek mührüne kavuştuğunda kıyamet kopmalıdır. Her kıyametin sonunda, yitirilen hayatlar olur. Bu şeref hangimize ait? •Parmağımı dövmesinin çemberinde dolaştırdım bir tur. "Hissediyor musun?" diye sordum acıyla. "Tam burada koca...