Mühür taşı gerçek mührüne kavuştuğunda kıyamet kopmalıdır. Her kıyametin sonunda, yitirilen hayatlar olur. Bu şeref hangimize ait?
•Parmağımı dövmesinin çemberinde dolaştırdım bir tur. "Hissediyor musun?" diye sordum acıyla. "Tam burada koca...
"Bu kekre dünyada yazık geçit yok aşka; Bir şey yok paylaşacak acıdan başka." -Metin Altıok
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Ertesi güne Ezgi'nin akşamüstü geleceği haberiyle uyanmak güne puanımı arttırmıştı. Ama sessinde hissettiğim tuhaflık biraz da olsa moralimi bozmuştu. Ailesinden ayrıldığı için üzgün olmasına yoruyordum bu hallerini. O yüzden fazla üzerine gitmedim ve konuşmayı kısa kestim.
Bütün gün dışarı çıkmak gibi bir planım yoktu, buna cesaretim de yoktu. Dün gece benim için büyük bir kabustu. Evde bir gece daha tek kalamayacağım için rahattım.
Bütün gün evi temizledim ve Ezgi için güzel yemekler yaptım. Saate baktım, 19.45'i gösteriyordu. Ezgi'nin uçaktan inmiş olması gerekiyordu çoktan ama beni aramadı. 15 dakika daha geçti. Bu süre zarfı içinde yemek masasını hazırlamıştım ama hala gelen giden yoktu.
Telefonumu aldım ve Ezgi'yi aramak için numarasını tuşladım. Birkaç kez çaldı ama hala açan yoktu. Farkında olmadan salonda olta atmaya başlamıştım bile. Tam umudumu kesmiştim ki kapının zili bütün salonu doldurdu. Hemen telefonu kapatıp, kapıya koştum.
Kapıyı araladım. Karşımda Ezgi'yi görmeyi bekliyordum. Görüyordum da zaten. Fakat karşımda değil, merdivenlerin aşağısındaki toprak yolda. Valizleri ayaklarının dibinde duruyordu. Yüzündeki ifade sabah benimle neden tuhaf konuştuğunu kanıtlar nitelikteydi. Mahçup görünüyordu. Ve bana karşı çaresiz.
Tam karşımda durmuş 32 dişiyle sırıtan Özgür'ü görmeyi hiç beklemiyordum. Şaşkın şaşkın Ezgi'ye bakarken Ceyhun hiç vakit kaybetmeden ahtapot gibi kollarını bütün vücuduma doladı. Ezgi tek omzunu kaldırıp indirdi.
"Seni o kadar çok özledim ki!" Özgür benim için epey uzun süren bir sürenin ardından bedenimi kollarının arasından çıkardı.
"Hoşgeldin Özgür." İstemsizce gülümsedim. Gençliğimin ne kadar aptalca geçtiğinin kanıtıydı Özgür. Eğlenceli birisi olduğunu inkar edemezdim ama büyüdükçe hayatın sadece eğlenmek üzerine kurulmadığını anlamıştım. Bu yüzden Özgür'ün benim için yanlış bir seçim olduğunu düşündüm her zaman. Gereksiz kıskançlığı da cabası.
Kollarını tekrar beni nefrete sürükleyecek şekilde bedenimi sardı. "Burada ne işin var?" Belki yüzüme bakar ve bana sarılmaktan vazgeçer umuduyla konuştum. Bu soru daha çok Ezgi'yeydi. Özgür'ü ne diye peşinden sürüklemişti gerçekten?
Özgür'ün kollarını üzerimden çekmesini fırsat bilerek hemen bir iki adım geriledim. "Sana sürpriz yapmak istedim."
"İyi yapmışsın, geçsenize."Özgür Ezgi'nin yanında duran valizleri içeri taşıdı.