Mühür taşı gerçek mührüne kavuştuğunda kıyamet kopmalıdır. Her kıyametin sonunda, yitirilen hayatlar olur. Bu şeref hangimize ait?
•Parmağımı dövmesinin çemberinde dolaştırdım bir tur. "Hissediyor musun?" diye sordum acıyla. "Tam burada koca...
"Oturduk ve umut ettik aynı anda, Ayrı ayrı yerlerde benzer tavanlara bakarak." -Ali Lidar
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Büyük bir gürültüyle uykudan uyandım. Şuurum yerine gelmesini yatakta oturarak bekledim. Kapıyı çalan kişi büyük ihtimalle koç başıyla kapımızı kırmaya çalışıyordu. Korku bütün bedenimi esir alırken, aceleyle yatağımdan kalktım. Çıplak ayaklarımın üzerinde odamın kapısını açtım.
"Neler oluyor?"
Özgür ve Ezgi'de uyanmıştı. Özgür hızla merdivenlerden indiğinde biz de peşinden indik. Kalbim deli gibi atıyordu. Ezgi ya da Özgür kapıyı hiddetle çalan kişinin kim olduğunu ya da önemli bir şey olduğunu düşünebilirdi ama ben aklımda deli gibi senaryolar uydurmaya başlamıştım çoktan.
Ya geçen akşam gelenler tekrar geldiyse? Ellerim titremeye başladı, kalbimin ağzımda attığını hissedebiliyordum.
"Açma," dedim Özgür kapıyı açmaya yeltendiğinde. Ezgi tuhaf ve korkmuş bakışlarını bana çevirdi.
"İyi misin?" Kollarını bana sardı.
"Bu saatte kim neden gelmiş öğrenelim bakalım." Özgür'ün kapıyı açmasıyla saniyeler benim için o kadar yavaş geçiyordu ki verdiğim nefesi geri almam bir ömür gibi gelmişti bana.
Karanlıkta zor seçilen silüetin yumruğu Özgür'ün suratına indi. Özgür acı bir feryatla yere düştüğünde Ezgi'yle tiz çığlıklarımız duyuldu.
Ezgi'nin omuzlarımdaki ellerini tutup merdivenlere yöneldim. "Koş Ezgi, acele et."
Gözlerim yaşlardan dolayı o kadar puslanmıştı ki bir kaç basamak çıktıktan sonra ayağım takıldı. Ezgi benimle birlikte tökezledi. Elini bıraktım.
Bacaklarıma sarılan kolları hissetmemle bir çığlık daha attım. Güçlü kollar beni aşağıya sürüklemeye başladı. "Ezgi kaç," diye bağırdım.
Tutunacak bir şeyler arıyordum ama tırnaklarım zemini çizmekten başka bir işe yaramıyordu. Beni aşağıya çeken kollar gücünü arttırdığında çenemi merdiven basamağının köşesine vurdum. Acıdan beynim uyuşmuştu. Bir kaç saniye sonra kendime geldiğimde belime dolanan kollardan kurtulmaya çalışıyordum ve deli gibi çığlık atıyordum.
Beni tutan kişi, tek eliyle ağzımı kapattı. Özgür tam ayaklandığında gözüne yediği yeni bir yumrukla yerde kıvranmaya başladı. Merdivenlere baktım ama Ezgi'yi göremiyordum.
Özgür'ün karnına sağlam bir tekme atan adam "Gidelim," dediğinde beni tutan kişiyle birlikte sürüklenmeye başladım. Yürümek istemiyordum, direnmem de hiçbir işe yaramıyordu.