58

43.8K 2.6K 495
                                    




"Ölene kadar sorumlusun gönül bağı kurduğun her şeyden."
-Küçük Prens

Daha evin kapısını kilitlenmemiştim ki telefonum çalmaya başladı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Daha evin kapısını kilitlenmemiştim ki telefonum çalmaya başladı. Saat öğleden sonrayı geçiyordu ve havalar yavaştan soğumaya başlamıştı.

Telefonu açıp kulağıma dayadım. Cesur'un sesi nefes nefeseydi. "Evden çıkmışsın, bir yere mi gidiyorsun?"

Sinsi sinsi etrafıma bakındım. Neredeydi bu gözcüler cidden? Beni takip etmeleri sinir bozucuydu.

"Bir tür göz hapsinde miyim?" Sesimin kızgın çıkmasına özen gösterdim.

"Hayır bebeğim," diye yanıtladı beni. Arkadan acı dolu bir inleme geldiğinde yüzümü buruşturdum.

"O da neydi?" Evin kapısını kilitleyip verandadan çıktım.

"Yavruların eğitim günü," dedi bıkkınlıkla. "Nereye gidiyordun?"

"İş aramaya."

"Bir dakika," dedikten sonra sesi biraz uzaktan gelmeye başladı. "Siz devam edin çocuklar. Yavru kedi gibi dövüşmeyi de bırakın." Sesler biraz daha azaldığında eğitim alanından uzaklaştığını düşündüm. "İş aramaya mı?"

"Evet," dedim ana yola çıktıktan sonra. Uzun zamandır yürüyüş yapmadığımı fark etmiştim ve yürüyerek gidecektim.

"İş aramak için doğru bir zaman mı?" diye sorunca görmese de kaşlarımı çattım.

"Masraflarımı karşılamam gerekiyor." Cesur'un ne kadar düşünsesiz olduğunu unutmuştum. Gözlerimi devirdim.

"Eğer istersen sana yardım edebilirim," dediğinde Cesur'un ne kadar öküz olduğunu ise tekrar hatırladım.

Derin bir nefes aldıktan sonra "Kapatıyorum," dedim ama aceleyle konuşması beni durdurdu.

"Hey hey, bekle. Tamam özür dilerim," dedi ve bir şeyler dememi bekledi. "Demek zamanı geldi."

"Neyin zamanı geldi?" diye sordum.

"Bir saat sonra eğitim bitiyor. Beni Kızıl Mühür'de bekleyebilir misin?"

"Pekalaaaa," dedim isteksizce. Sonra da telefonu kapattım. Keşke ona biraz dolaşacağımı söyleseydim. Her şeye burnunu sokmaya başlamıştı. Aptal bir erkek arkadaş gibi davranıyordu.

Yaklaşık yarım saat sonra Kızıl Mühür'deydim. Buse masalardan birini silerken beni gördü.

"Aman Tanrım," diye cıyakladı. "Aslı, bu sen misin?"

"Ta kendisi!" Kollarımı açtığım anda beni kucaklamaya koştu.

"Seni görmeyeli ne kadar oldu?" dedi neşeli bir sesle. "Seni özledim." Beni tekrar kucakladı.

MühürHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin