Mühür taşı gerçek mührüne kavuştuğunda kıyamet kopmalıdır. Her kıyametin sonunda, yitirilen hayatlar olur. Bu şeref hangimize ait?
•Parmağımı dövmesinin çemberinde dolaştırdım bir tur. "Hissediyor musun?" diye sordum acıyla. "Tam burada koca...
"Hayaller kurmakla meşguldüm. Tuhaftı, bu hayaller gerçeğe yönelik değildi. Geçmişi onarmaya çalışıyorlardı." -Sigmund Freud
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Ne yapıyorsun?" dedim Cesur dolabımdaki kıyafetlerimi yatağımın üzerine fırlatırken.
"Valizin nerede?" diye sordu bir saniye durup.
"Neden?" dedim merakla. Eğilip yatağımın altına baktı. Daha sonra dolabımın başka bir kapağını açtı ve valizimi çıkardı.
Yatağın üzerine attığı kıyafetlerimi gelişigüzel valizime koydu. Ona engel olmak için kollarını tuttum ama beni dinlemedi. Tekrar dolaba döndüğünde valizimdeki kıyafetlerimi kucakladım.
"Konuşabilir miyiz?" diye sordum bana döndüğünde. İkimizinde kolları kıyafetlerimle doluydu.
"Çekil," dedi ama ona bakmaya devam ettim.
"Ne yapmaya çalışıyorsun?" diye sordum ama yanımdan geçip kıyafetlerimi valizime koydu. Daha sonra benim kollarımdaki kıyafetleri almaya çalıştı ama ona izin vermedim.
"Bırak," dedim ama hala çekiştirmeye devam ediyordu. "Dur!" diye bağırdığımda ise kıyafetlerimi ondan kurtarıp yere fırlattım.
"Ne yapıyorsun?" dedim tekrar sinirle.
"Gidiyoruz."
"Nereye?" dedim yerdeki kıyafetlerime bir tekme savurarak.
"Bana."
"Ne?" dedim şaşkınlıkla. "Bana sordun mu?"
Daha eve geleli 10 dakika olmamıştı. Tartışmak yerine ona sarılabilir ve ona sahip olduğum için şanslı hissedebilirdim ama yine Cesur'un abartılı tepkileriyle başbaşa kaldım.
"Sormama gerek var mı?" dedi ciddiyetle. "Aylar sonra ilk defa seni yalnız bırakıyorum ve döndüğümde yoksun!"
"Ben kendi ayaklarımla mı gittim?" dedim sesimi yükselterek.
"Bıktım artık bundan!" diye bağırdı. Ellerini beline koydu ve benden uzaklaşarak pencereden dışarı bir göz attı.
"Ben de bıktım!" dedim aynı ses tonuyla. Çıldırmak üzereydim. Sinir krizim kapının ağzına dayanmıştı. "Senden her uzak olduğumda, başıma ne gelecek acaba diye düşünmekten bıktım! Sürekli beni birilerinin elinden kurtarmandan çok sıkıldım!"
Yatağımın üzerindeki valizi yere savurduğumda Cesur şaşkın gözlerle bana baktı. "Acaba bugün ölecek miyim diye düşünmekten çok yoruldum!" dedim.
Cesur hızla yanıma yaklaştı ve beni kollarımdan tutarak kendine çekti. Bugünün şoku, adrenalinin son bulmasıyla yeni yeni gün yüzüne çıkıyordu ve ben duygularımı gizleyemeyecek kadar halsiz ve yorgundum.