55

41K 2.6K 820
                                    




"Ah Tanrım! Küçücük bir mutluluk anı neden geri kalan hayatım için yeterli değil?"
-Dostoyevski

"Ah Tanrım! Küçücük bir mutluluk anı neden geri kalan hayatım için yeterli değil?"-Dostoyevski

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.



1 mesaj:

"Seni görmeye geleceğim."

Ani gelen mesajla yataktan zıpladım. Cesur'a beni aramamasını söylememe rağmen ısrarla geleceğinden bahsediyordu.

Hızlı bir duşun ardından pijamalarımı temiz kıyafetlerle değiştirdim. Yiyecek bir şeyler hazırlamalı mıydım? Yemeyeceğini biliyordum ama misafirperver olmaya özen gösterdim.

Tarçınlı kek yapmaya karar verdim. Yemese bile en azından ikram edebilirdim. Belki bir kahve içerdik kim bilir? Yine de buraya gelmesi çok tehlikeliydi.

Mesajın ardından neredeyse bir saat geçmişti. Keki çoktan fırından çıkarmıştım ve sıcak su da hazırdı. Gelen giden var mı diye perdeyi araladım. Dışarıda hiçbir hareketlilik yoktu.

"Gözün yollarda kalmış gibi."

Yerimden zıpladım. Hızla arkama döndüğümde Cesur salına salına merdivenlerden aşağı iniyordu.

"Kapıdan geleceğini sanıyordum," dedim kalbimin çırpınışlarına aldırış etmeden.

Koltuğun hemen ardından elini uzattı ve beni pencereden uzaklaştırdı. Dudaklarıma hafif bir öpücük kondurdu. Bunu son zamanlarda çok sık yapıyordu. Artık sevgili olup olmadığımızı merak ediyordum.

"Gizlilik benim işim," diye böbürlendi.

"Ben arayana kadar beni aramamanı söylemiştim," dedim yapmacık bir sesle.

Kolları hala belimde sarılıydı. Beni bir sağa bir sola salladı hafifçe ve bu sefer yanağıma bir öpücük kondurdu.

"Senin arayacağın yoktu," dedi benim gibi yapmacık bir sesle. Ama o benim aksime üzgün bir ses tonuyla yapmıştı bunu.

"Arayacaktım," dedim bahaneyle.

"Ne zaman?" diye sorduğunda gülmekle yetindim. Benimle dalga geçtiği ortadaydı.

Havayı kokladı. "Bu güzel koku da ne?" diye sordu muftak tezgahına bakarak. "Benim için kek mi yaptın?"

Belime dolanan kollarını tuttum ve arasından sıyrıldım. "Yemek ister misin?" diye sordum heyecanla. Mutfağa doğru giderken resmen sekiyordum. Cesur'un arkamdan güldüğünü duydum.

"Tabii." Beni takip etti ve sandalyelerden birine oturdu. İkimiz için de bir dilim kek ve bir fincan çayla karşısına oturdum.

Kekten bir lokma attı ağzına ve abartılı bir sesle ımmmm diye mırıldandı. "Çok güzel olmuş."

Gözlerimi devirdim ve "Afiyet olsun," dedim.

"Ciddiyim," dediğinde ben de bir lokma attım ağzıma. "Etten başka bir şey yemiyor olabilirim ama lezzetli yemeklerin tadını çok iyi biliyorum."

MühürHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin