Mühür taşı gerçek mührüne kavuştuğunda kıyamet kopmalıdır. Her kıyametin sonunda, yitirilen hayatlar olur. Bu şeref hangimize ait?
•Parmağımı dövmesinin çemberinde dolaştırdım bir tur. "Hissediyor musun?" diye sordum acıyla. "Tam burada koca...
"Kırılan kılıç yenilenecek, Şimdi taçsız olan, kral olacak yeniden." -Tolkien
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Cesur ile tıpkı kurt ile kuzu gibiydik. Kuzgun'un karşısında ise bir kurttan farkım yoktu. İkimizi de güçlü yapan nefretimiz birbirimize dişlerimi göstermemizi sağlıyordu.
Onun öfkesi benim öfkemi ezmeye yetmiyordu. Benim öfkem ise onunkinden daha üstün değildi.
Bu yüzden birbirimize güvenmemiz imkansızdı ve orta yolu bulmamız çok zordu. Yine de birbirimizden başka kimsemiz olmadığını iyi biliyorduk.
Bizi bir araya getiren ortak nedenlerimiz vardı ve ikimizde bu nedenlere sıkı sıkı tutunmuştuk.
Kuzgun parmaklarını koltuğun kolunda birkaç kez oynattı. Düşünüyordu. Ona ihanet edip etmeyeceğim konusunda endişeliydi. Endişesinde haklıydı da. Ben bile kendimden emin değildim.
"Yani, ne yapmak istiyorsun?" diye sordu.
"Evime gitmek istiyorum."
Gözlerini bana dikti. Garip bir şekilde beni süzüyordu. Bakışları mide bulandırıcıydı. Onunla her göz göze geldiğimde böyle hissediyordum. Bulantı.
"Tamam." Ayağa kalktı. Ellerini pantolonun cebine yerleştirdi ve sırtını dikleştirdi. Omzu gerildiğinde gövdesi daha da iri göründü.
"Eğer istersen sana koruma sağlayabilirim."
Ben de yerimden kalktım ama onun gibi heybetli görünmediğimden emindim. "Birinin bana zarar vereceğini düşünmüyorum." Cesur'dan korkmuyordum. Bana zarar verecek kadar gözü dönmemişti henüz. Asıl korktuğum kişi Kuzgun'du. Onun da şu an için eli kolu bağlıydı.
Kafasıyla beni onayladı. Bastonunu eline aldı. Tekrar gözlerimiz birleşti. "Dilediğin gibi yaşamakta özgürsün. Yine de, her adımından haberim olacağını bilmeni isterim. Nasıl olsa birbirimize güvenmeye çalışıyoruz, değil mi?"
"Elbette," diye mırıldandım. Kuzgun'un beni öylece salacağını düşünmüyordum zaten. Yine de etrafımda bu kadar fazla insan olmasından iyiydi.
Kuzgun'u beklemeden başımla onu selamladım ve odasından ayrıldım. Yarını beklemeye niyetim yoktu. Bu yüzden hemen eşyalarımı toplamaya koyuldum.
Durup bir an elime baktım. Numara hala okunur durumdaydı. Yarın ilk işim Ateş'e ulaşmak olacaktı.
Yarım saat sonra bütün eşyalarımı toplayıp evden ayrıldım. Benim için bir araba dışarıda bekliyordu. Evime vardığımda ise birkaç kişi son kez evimi kontrol ettikten sonra içeri girmeme müsaade ettiler. Daha sonra ise evden ayrıldılar.