"Eh Sayın Eroğlu"
Zavallı kız hüngür hüngür ağlarken, Elif ve Asya da yanlarında oturmuş onu bir saniye olsun bırakmıyorlardı. Oldukça güzel olan kızın, kanayan elleri ve dudağına fark edince pansuman için gerekli malzemeleri aldı Elif. Bir yandan da sakinleşmesi için temkinlerde bulunuyordu. Asya sessizdi. Az evvel yaşananların şokunda gibiydi ve bir an için dalgın halinden kurtulduğunda ''Korkmana gerek yok artık, burada sana kimse bir şey yapamaz'' dedi. Mavi gözleri kan çanağına dönmüştü. Elif'in pansuman yaptığı eline baktığında daha çok ağlamaya başladı kız. Tüm ürkekliği ile kapının dışında duran Cenk ile Emre'ye baktı.Ağlamaya devam ederken gözlerini bir an olsun Emre'den ayıramadı. Sürekli olarak kaskı nasıl savurduğu, o serserilerin elinden nasıl kurtardığını hatırlıyor, yeniden yaşıyordu o korkunç anı. Dalıp gidiyordu aslında. Emre'ye bakıyor gibi görünüyor fakat yaşadıklarını tekrar ediyordu zihninde ve güçlükle bakışlarını eğerken ''Ben gideyim...'' dedi.
''Olur mu öyle şey, otur kendine gel önce, sonra gidersin olmaz mı?'' dedi Elif sakince. İtiraz etmedi. Yeniden elini uzattı Elif'e ve gözleri istemsizce tekrardan Emre'nin durduğu yöne döndü. Yaşları hızını kesmeden yanaklarına süzülmeye devam ederken ''Arkadaşınız olmasaydı... Ben. Ben acaba şu anda nerede olacaktım...'' diye mırıldandı.
Asya ve Elif birbirlerine baktılar. Empati kuran Elif, endişe ile kızın elini sıkıca tuttu ve ''Geçti, düşünme bunu artık'' dedi. Asya ise soğuktu. Konuşmuyordu ve yavaşça ayağa kalktı.
''Bak biz seni evine bırakacağız tamam mı? Hiç korkma.''
''Başınıza iş açtım...''
''Saçmalama. Kim olsa aynı şeyi yapardı.''
''Yapmazdı... Ben... Ben gerçekten çok teşekkür ederim. "
''Ağlama artık bak gözlerin şişti. Tanıyor muydun onları?''
''Hayır. Ne olduğunu anlayamadım ki. Bir anda arabadan bağırdılar sonra koluma yapıştı sürüklenmeye başladım. Çantamı verdim hatta ama güldüler çantamı geri verdiler. Anlamadım gerçekten anlamadım.''
''Sapıklar işte! Üzülme bir daha bulamazlar seni bence''
Yeniden Emre'ye baktı ve iç çekerek ''O olmasaydı...'' diye fısıldadı.
Bu sırada gözlerini devirdi Asya ve ''Ben kuzenime gidecektim zaten, sana arkadaş olurum evine kadar, gidelim mi?'' dedi.
Soğuk belki çokça da gergin görünen Asya'nın tavrı Elif'in gözünden kaçmadı.
''Bi sakinleşsin bence...'' dedi uyarırcasına.
''Ne bileyim geç oldu ya, belki ailesi merak eder''
''Tamam bırakırız birazdan''
Elif, şaşkınlığına devam ederek ayağa kalktı. ''Su getireyim sana ben'' sözleri ile mutfağa geçerken, Asya'ın şoktan ziyade garip bir tavrının olduğunu düşündü.
Tüm dikkatiyle kıza bakan Asya, ''İsmin ne?'' diye sordu.
''Esin.''
''Geçti artık Esin, korkma. Sapıklar işte. Şikayet ederiz devriye gezer geceleri buralarda eğer sürekli bu saatlerde burada oluyorsan yani..''
''İlk defa geldim bu mahalleye. Ama şikayet etmek mantıklı olacak.'' Yeniden Emre'ye baktığını görünce dişlerini sıktı Asya ve Esin'in karşısına oturduğu gibi ''Gidelim mi?'' diye sordu, sormaktan ziyade emreder gibiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sadece İki Ay
General FictionOysa ne çok ağlamıştım buraya geldiğim için, ne çok kızmıştım babama. " Bu bir tür sürgün! Benden kurtulmak mı istiyorsunuz" haykırışları ile nasıl da nefret kusmuştum. Fakat hayat böyle bir şey sanırım. Sürprizleri en umutsuz dolu anlarda koyuyordu...