Bölüm 1: Aşı (1)

12.9K 386 378
                                    

Arkadaşlar kitapta baş karakterin 2 ismi var ona bazen bir ismiyle bazen diğer isimle anlatabilirim, karıştırmayın. Neyse çok konuştum.

İyi okumalar

"Milius Peter Cloud! Hemen buraya gel!!" Peter annesinden gelen ani sesle bir anda yerinden sıçradı. Elindeki kitabı hızlıca bıraktı ve hemen odasından çıkıp annesinin yanına doğru hareket etti. Zira acele etmezse neler olacağını ilk elden bilen kişi oydu...

Mutfağa geldiğinde annesi Miranda doğrama tahtasının üzerinde salatalık doğruyordu. Annesine bir bakış attı ve ne kadar güzel olduğuna baktı. Kızıl saçları beline kadar geliyordu. Boyu normal denecek kadardı. Yüzü ise kusursuza yakındı. Gözleri yeşildi. Peter kendi gözlerini ondan almıştı. Annesi Peter'ın geldiğini anladığında hemen Peter'a bir bakış atıp önündekileri doğramaya döndü.

"Yardım et de sofrayı kur. Baban gelmeden yemeğin hazır olması lazım." Peter hızlıca başını sallarken hemen annesini yanına gitti ve ona yardım etmek için çatalları ve kaşıkları masaya götürmeye yapmaya başladı.

10 dakikaya her şeyi hazırlamış olan ikili masaya oturup beklemeye başladılar. Peter çok heyecanlıydı. Babasının getireceği yeni şeyleri dört gözle bekliyordu. Bu hayatta en sevdiği aktivite yeni bilgiler edinmekti. Bu zamana kadar hep ticaretle alakalı kitaplar okumuştu fakat bu sefer farklıydı. Babası bu sefer kendi gezegenleri hakkında bilgi içeren bir kitap almıştı. Yani alacaktı. Ehehe

Peter gezegenleri hakkında çok az şey biliyordu. Gezegenin adının Jaeron diye bir şey olduğunu hatırlıyordu. Gezegenin adının böyle olmasının sebebi ise ilk zamanlarda gezegenin liderliğini yapan kişinin adının Jaeron olduğu ve gezegene de bu adı vermiş olmasıydı. Bilinene göre gezegenin devasa olduğunu, normal bir gezegenin 1000 katı kadar olduğunu biliyorlardı. Aynı zamanda bu gezegende 27 kıta olduğunu biliyordu. Kendisi ise ismi 17. Kıta olan kıtada ve Aris İmparatorluğunun 3 büyük şehrinden biri olan Moren Şehrinde yaşıyordu. 'Dağların Altındaki Şehir' diye anılan bu şehir, bu kıtada ele geçirilmesi en zor şehirlerden biri olarak bilinirdi.

Milius 13 yaşında olmasına rağmen bu konularda çok bilgiliydi. Bu zamanda bilgi, bulunması en zor şeylerden biriydi. Fakat babasının ve annesinin eğitimi ile Milius bilginin dolaylı yollardan da olsa her zaman yolunu açtığını öğrenmişti.

TIK...! TIK...!

Bir anda gelen kapıyı hafifçe tıklama sesiyle Peter hemen yerinden kalkıp kapıya doğru koştu. Kapıyı hızla açarken önünde gördüğü babasıyla gözleri heyecanla açıldı.

Miliusun babası Julian, 1,90 cm boyunda, kahverengi saçlı, kaslı ve eşi gibi yeşil gözlüydü. Kasları ne giyerse giysin belli olurken Miranda'nın onu diğer kadınlardan nasıl koruduğunu bu zaman kadar kimse anlamadı.

Julian'ın saçları omuzlarına geliyordu. Saçlarına hiç dokunmasa ve özen göstermese bile hala çok çekici oluyordu.

Peter hemen babasının elindeki kitapları aldı ve odasına doğru koştu.

Babası ise gülerek odasına doğru yürümeye başladı. Elbette gitmeden önce karısına bir öpücük kondurmayı unutmamıştı.

10 dakika sonra Julian üstünü değiştirmiş ve yıkanmıştı. Peter ise kitapların yerini ayarlamıştı ve odasından çıkıp mutfağa doğru gidiyordu.

Mutfağa doğru giderken banyoda gördüğü ayna dikkatini çekti. Aynaya bakarak banyoya girdi.

Aynanın karşısına geçtiğinde o da kendisinin nasıl göründüğünü düşünmeye başladı. Bu zamana kadar ne kadar yakışıklı olduğunu fark etmemiş bir çocuk gibiydi. Sivilcesiz ve hafif koyu teni ona asil bir güzellik katıyordu. Bir erkek olmasına rağmen güzel görünüyordu.

7 BÜYÜK GÜÇ : KARANLIĞIN YÜKSELİŞİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin