BOOOM!!!
Büyük bir patlama olmuştu ve bu bütün insanlar tarafından açıkça görülmüştü. Herkes Milius'un elinde ki büyük karanlık topu fırlattığını düşünüyordu fakat gerçekten atmış mıydı? Kimse onun topu atarken ki halini görmemişti ve toz dumandan da hiç bir şey göremiyorlardı. Fakat 3000 metre büyüklükte olan o Karanlık Top şu an yoktu. Ne kadar dumanlar çok geniş bir alana yayılmış olsa da 3000 metrelik bir top göz önünde kaçamazdı. Herkes merakla sahada neler olduğunu izliyordu. İmparator Aries ve diğer insanlar ayağa kalkmıştı ve neler olduğunu anlamaya çalışıyorlardı. Daniel ve yöneticiler bile birbirlerine tutunmuş bir şekilde sahaya bakıyorlardı.
O an sahadaki duman biraz daha dağıldı ve önce Aida ortaya çıktı ama herkesin beklentisinin aksine ona hiçbir şey olmamıştı. Sadece aşırı yorgunluktan kolları sallanıyordu o kadar.
Ama bir çok insan bu sahne yüzünden bakışlarını diğer yöndeki Milius'un olduğu yere çevirmişti. Herkes sahada Daniel ve Milius'un sesini duymuştu fakat her şeye rağmen Milius ısrarla Aida'yı öldürmeye karar vermişti. Peki ya nasıl olurdu da Aida'nın tek kılına bile zarar gelmezdi?
Duman yok oldu ve Milius'un parçalara ayrılmış bedeni ortaya çıktı. Milius'un bedeni tek parçaydı fakat aynı zamanda değildi. Bedeninde yanmamış yer kalmamıştı ve nasıl ayakta durduğu bile anlaşılamıyordu. Gözlerinin içi yanmıştı ve bir eli havadaydı. Gökyüzünde parçalanmış karanlık topunun izleri hala duruyordu. Peter bu topu son anda yok etmişti.
Milius'un bedeninde elektriğin geçtiği yerlerde vardı. Bedeni şimdi simsiyahtı fakat bu Ki Formundan dolayı değildi. Milius'un cübbesi tamamen yok olmuştu. Hatta bedeninin üst kısımlarında bile sadece bir kaç parça şey kalmıştı. Milius'un kasları şimdi kömürleşmiş bir şekilde görünüyordu. İnsanlar bu sahneye bakarken ne söylenmesi gerektiğini bilmiyorlardı. Milius Aida'nın hayatta kalması için Karanlığın topunu yok etmişti fakat şimdi o ölmüştü. Buna karşın ne diyebilirlerdi?
Julian ayağa kalktı. Gözleri titriyordu ve bedeni donmuştu. Hareket edemiyordu. Ağzından tek kelime ses bile çıkamıyordu. İmparatorluk Balkonunda bile büyük bir sessizlik vardı. Hayır! Bütün Arena sessizliğin içerisindeydi. Sanki 35 km alan tamamen yok olmuştu. Bu his nasıl bir histi böyle? Bütün Arena da hissedilen....
'Ben...... Sonunda Öldüm mü?'
Milius'un parçalanmış eli çok ağır bir şekilde hareket etmeye başladı. Bu havada olan eli değil. Aşağıda olan sağ koluydu.
'Hayır, daha ölmedim. Onu hala hissedebiliyorum.'
Milius'un eli o içinden düşünürken de yavaşça hareket etmeye devam ediyordu fakat insanlar hala anlamaya çalışıyordu. Peter nasıl ölmemişti?
Milius'un dudakları hafifçe hareket etti. O kadar yavaş hareket ediyordu ki birinin bunu fark etmesi bile çok zordu. Bunun için yeterli derecede görüş gücüne ihtiyacınız vardı.
Fakat geçen saniyelerde Milius'un dudakları biraz daha hızlandı ve herkes tarafından fark edilebilecek bir hal aldı. Aida bile neler olduğunu anlamamıştı ve sahanın ortasında derin derin nefes alarak ayakta durmaya çalışıyordu. Fakat bu dövüşün bitmemiş olması hala onu endişelendiriyordu.
"Matui'nin....... La-net-li...... Bedeni....... 9. Evre."
Milius'un sözleri ile Milius'un bedeninde beyaz bir ışık parladı ve arenadaki herkes de bunu fark etmişti. O an Milius'un bedeni hızla düzelmeye başladı ve yanıklar yavaş yavaş kayboldu. Yıldırımlar bir daha görünmedi. Ve Milius'un simsiyah olan saçları aynı eskisi gibi yeniden bembeyaz oldu ve tekrar alnına düştü. O yanmış Mor gözler eski haline döndü fakat bunlar olduğunda bile Milius'un eli gözündeydi ve bir kez daha mor kan gözünden akıyordu. İnsanlar Milius'a inanmayan bir ifade ile bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
7 BÜYÜK GÜÇ : KARANLIĞIN YÜKSELİŞİ
Viễn tưởngBir Efsanenin Doğuşu 7 BÜYÜK GÜÇ serisinin ilk kitabı KARANLIĞIN YÜKSELİŞİ sizi bekliyor. ~~~~~~~~~~ İnsanlar gariptir. Onlar hiçbir zaman hayatlarından memnun olmadı. Kitaplarda, masallarda ve hikayelerde anlatılan kahramanl...