Bölüm 45: İlk Finalist!

1.4K 183 28
                                    

Ian ve Aida birbirlerine bakarken bedenlerinde ki Ki enerjisi inanılmaz bir taşma yaşıyordu ve ikisinin de bedenlerinden etrafa bir Ki yığını taşımasına sebep oluyordu.

O anda Aida ileri atıldı ve yıkılmış sahanın içerisinde alevleri ile inanılmaz bir şekilde ilerleyerek Ian'a ulaştı.

Aida bir yumruk attığı anda Ian bir adım geri çekildi ve Ian'ın eskiden olduğu yerden inanılmaz cehennem alevleri sahayı kavurdu. Bu sahneyi gören seyirciler nefeslerini tutmuştu ve sıcaktan dolayı terlemeden edememişlerdi. Ama onların aksine Ian bir damla soğuk ter bile dökmemişti. Ian onlardan çok daha sağlam ve güçlüydü. İster istemez her bir güçsüz seyirci hayran kalamadan edemedi.

O an Ian bir anda bacaklarını gerdi ve yumruklarını ardı ardına Aida'ya göndermeye başladı. Aynı şekilde Aida da saldırıyordu fakat ne Ian ne de Aida üstün gelebiliyordu. Toprak parçalara ayrılıyor ve gökyüzünde alevler beliriyordu.

Fakat bunlar hiçbir şeyi değiştirmedi. Saha da olan binlerce karşılıklı saldırıya rağmen ne Ian düşüyordu ne de Aida. İkisi de tüm gücü ile karşı koyuyordu ve gerçekten sahayı parçalara ayırıyorlardı.

Yanan alevler ve Erimiş Kayalar her yerdeydi. Bu yüzden görüş açısı çok kötüydü ve sıcak da çok fazlaydı. Seyirciler bu sıcağa karşı koyamıyordu. Zamanla her bir insan geri çekilmeye başlamıştı.

Ama Ian her seferde tamamen dayanıyordu ve Yeryüzü Ki Formunda tüm gücü ile kapışabiliyordu. Her bir yumruk da yeryüzünde büyük bir krater oluşuyordu. Bu dövüş artık bir dayanıklılık dövüşünde dönmüştü. Kim önce düşecekti!?!

O sırada ise Yarı Finalist olan Milius ve Hera boş bir baraka da dövüşü izliyordu. Ama Milius dövüşten çok kılıcı ile ilgileniyor gibi görünüyordu. Bunu gören Hera'nın yüzü ekşimişti.

"Seni yenebileceğimden endişelenmiyor musun?"

Milius bu soruyla kılıcını bilemeyi kesti ve kafasını kaldırıp Hera'ya baktı. Bembeyaz saçları artık Simsiyahtı fakat şu an bunu hiç de önemsiyor gibi görünmüyordu.

"Neden Endişelenmeliyim ki?"

Hera Milius'un umursamazlığını gördükçe sinirleniyordu.

"Çünkü seni yeneceğim!!!"

"HAHAHAHAAHHA!!!"

"Ne saçmalıyorsun?!?! Hala fark edemedin mi? Ben Karanlığın Efendisiyim!!!"

"Ne önemi var? Senin kontrolsüz bir gücün var fakat sakın beni hafife alma! Ben güçlüyümdür."

Milius gülerek başını iki yana salladı. Bakışları sertti ve sanki eğleniyormuş gibi bir ifadesi vardı. Bu kesinlikle Milius değildi.

"Karşına bak! Şu dövüşü izle!! Bir Efendinin gücünün kuvvetine bak!
İşte bu 7 Büyük Güç!!"

Hera Milius'un sözleri ile sahaya baktı ve iki canavarı gördü. İkisinin saldırıları da arenayı yıkacak kadar güçlüydü fakat arena inanılmaz maddelerden yapılmıştı ve kolay kolay yıkılamazdı. Aynı zamanda Markus onlar buraya gelmeden önce 4 gün boyunca hiç mola vermeden büyük bir enerji Formasyonu kurmuştu. Bu sayede bariyerin gücü inanılmaz bir boyuta ulaşmıştı.

Hera karşısında ki dövüşe bakarken dövüşte ki güç gösterişi karşısında gerçekten şaşırıyordu. Kendi gücüyle böyle insanlarla başa çıkamazdı. Sadece Ustasının yardımı ile bir şeyler yapabilirdi.

"İyice bak Hera! Onları izle! Örnek al! Ama anla! Onlar bu kadar güçlüyken onlardan çok daha güçlü olan bana nasıl karşı koymayı planlıyorsun?! Ustan bile bu durumda seni kurtaramaz!!"

7 BÜYÜK GÜÇ : KARANLIĞIN YÜKSELİŞİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin