Bu Bölümde şiddet ve cinsel içerikler bulunuyordur. Ona göre yaşı küçük olan arkadaşlarımızın okuması tavsiye edilmez.
Bundan 2,5 yıl önce Aris İmparatorluğunun uzak bir bölgesinde küçük bir köy vardı. Bu köy küçük bir köy olarak geçse de sahip olduğu nüfus başlı başına 10 binden fazlaydı. Yine de 10 Bin insan olsa da bu köy 10 Bin insanın sahip olabileceği o gelişmeden mahrumdu.
Burada evler genellikle topraktan yapılırdı. Fakat tahtadan ve taştan yapılan köyün 'Zenginlerinin' ve savaşçıların evi de vardı.
Savaşçılar kendilerini silahlar üzerinde eğitmeye odaklanmış kastan oluşan erkek sürüsüydü. Aralarına çok nadir bir kadın dahil olurdu. Çünkü bu insanların kas gücü en çok ihtiyaçları olan noktayken bir kadının kas gücünü arttırmak çok zordu. Ve köydeki kadınların geneli de bunu istemiyordu.
Bu yüzden eğer bir silahın üzerinde özel bir yeteneği yoksa hiçbir kadın bir savaşçı olmak istemezdi.
Bu köyün içerisinde bir çocuk vardı. Simsiyah saçları ve de gözleri vardı. Teni olabildiğince kararmıştı. Bu güneşin altında çok durmanın bir etkisiydi büyük ihtimalle.
Çok uzun değildi. Hatta kısaydı. Üzerine giydiği yırtık kıyafetlerin arasında kasları belli oluyordu. Belki de çok çalıştığından bu kaslar oluşmuştu. Fakat belki de aynı nedenden boyu da kısa kalmıştı.
Fakat bunun bir önemi yok. Boyunun uzaması için hala önünde yılları vardı.
Bu çocuğun yüzünde mutlu bir gülümseme vardı. Ekmek fırınından gidip fırıncı ile bir süre bir şeyler konuştuktan sonra biraz yalvardı ve en sonunda bir kaç parça ekmek alabildi. Yüzünde ki gülümseme çok daha genişlemişti. Hemen başını eğdi.
"Teşekkür ederim Vari Amca!"diye bağırdı gülümseyen çocuk ve adamın bir şey söylemesine izin vermeden koşarak uzaklaştı. Onu uzaktan izleyen bir kaç insan iç çekti. Bu çocuğun böyle gülmesine anlam veremiyorlardı. Fırıncı da aynı şekilde başını iki yana salladı. O çocuğun ona teşekkür etmesinden zerre kadar mutlu olmuş gibi görünmüyordu.
Köye yeni taşınmış köy öğretmeni yanlarına geldi ve şaşırmış bir şekilde koşarak uzaklaşan çocuğun arkasından baktı.
"O çocuk hiç okula gelmemişti. Onu tanıyor musunuz?" diye sordu Fırıncıya.
Fırıncı bu soruya acı acı gülerek cevap verdi. Nasıl olur da bu çocuğu tanımazdı? Bu köyde kim bu çocuğu tanımıyordu ki? Bu Fırıncı 50 yaşının üzerindeydi ve hayatı boyunca ne bu kadar kötü hayat yaşamış birini duymuştu ne de görmüştü.
Ve de böyle bir hayat yaşamasına rağmen gülen çocuğun nasıl bir psikolojik durumda olduğunu da bilmiyordu.
"O çocuğu okula alamazsın. Bunun için ne zamanı var ne de gücü." dedi Vari. Yani Fırıncı. Fakat öğretmen hala anlamamıştı ve bu konu ilgisini çektiği için daha da konuşmak istedi.
"Nedeninden de bahsedebilir misin?"diye sordu.
Vari bir kez daha iç çektikten sonra kısaca bir cümle kurdu.
" Savaşçılar O çocuğun ailesine tecavüz ediyor. "dedi Vari.
Öğretmen şaşırdı. Savaşçıların köyü koruduğunu ve köyü temsil ettiğini düşünüyordu fakat görünüşe göre o kadar iyi insanlar değillerdi. Öyle ki bu çocuğun annesine bile tecavüz ediyorlardı.
Öğretmen üzüldü. Daha kötüsünü görmemiş değildi fakat yine de böyle bir hayat hem kadın için hem de oğlu için korkunç olmalıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
7 BÜYÜK GÜÇ : KARANLIĞIN YÜKSELİŞİ
FantasyBir Efsanenin Doğuşu 7 BÜYÜK GÜÇ serisinin ilk kitabı KARANLIĞIN YÜKSELİŞİ sizi bekliyor. ~~~~~~~~~~ İnsanlar gariptir. Onlar hiçbir zaman hayatlarından memnun olmadı. Kitaplarda, masallarda ve hikayelerde anlatılan kahramanl...